Son saldırı sonrasında dünyadan yükselen seslere bakıldığında Fransa’nın başka ülkeler ve toplumlar indinde de özel bir yeri olduğu anlaşılıyor. Bugünün Fransa’sının tüm arkaik görüntüsüne, enerji ve pırıltı eksikliğine rağmen geçmişten taşıdığı geleneklerin, düşüncelerin hayata geçirmeyi başardığı değerlerin dünyada bir karşılığı var. IŞİD’in gömmek istediği değerler bunlar.Fransa’nın son dönemdeki pratiğinde pek çok unsur bu birikime aykırı bulunsa, sömürgeci dönemin tortuları eski sömürgelerden gelmiş olanların eşitlik ilkesinden asla tam anlamıyla yararlanamamalarına yol açsa bile.
Fransa olayına dünyanın gösterdiği tepkiyi çifte standart diye damgalamak bu bakımdan çok anlamlı değil. Hele kendi vatandaşlarının en hunhar şekilde ülkenin başkentinde katledilmelerine kolektif tepki göstermekten aciz bir toplumun bu türden yakınmalara pek hakkı yok. Hele şehitlerine bile içten, vicdani bir tepkiyle üzülemeyen, Güneydoğu’da güvenlik adına sıradan insanların maruz bırakıldıklarına ses çıkarmayan, Cizre, Nusaybin ya da Silvan görüntüleri karşısında “Oh olsun” demiyorsa bile omuzlarını silken profile sahip bir topluluklar federasyonu haline gelmişse.