TRABZON Maçka'da PKK tarafından geçen ağustos ayında şehit edilen Eren Bülbül'ün annesinin, kendisine ev anahtarı verilirken acıyla utanç karışımı bakışı, elâlemin önünde ağlamamak için dudağını ısırarak sarf ettiği çaba, bu ülkede pek çok insanın umursamayacağı, daha doğrusu anlamaktan aciz olduğu bir duruşu yansıtıyordu. Acılı anne Ayşe Bülbül'ün "Benim Eren'imin yatmaya yatağı yoktu. Eren'imin kanından 'Şimdi annesi hazır ev, hazır yatakta yatacak' dedirtmem" demesi, son zamanlarda sıkça tanık olunan tavırlardan da değildi. Giderek Oscar Wilde'ın meşhur sözüne uygun şekilde, "her şeyin fiyatını bilip hiçbir şeyin değerini bilmeyen" bir topluluklar konfederasyonuna dönüşen ülkede yoksul ve acılı annenin ne kadar etki yapabildiğini ölçmek mümkün değil. Ama önünde susarak saygıyla eğilmek gerektiğine kuşku yok. Şehitlik kavramının kutsiyeti arkasına saklanarak çoğu yoksul çocuklar olan şehitlerin ailesine sağlanan maddi imkânların, aslında terörle mücadele ya da savaş hakkında neleri gizlediğinin de bir göstergesiydi bu an.