Bugün bayram…
Bugün dargınların barıştığı birlik günü…
Bugün dayanışma-yardımlaşma günü…
Bugün eğlence günü…
Hz. Muhammet, bayram namazına da gitmeden önce
hurma yerdi.
Manevi evladı Hz. Enes anlattır: “Resulullah
bayramda birkaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi.”
Hurma, zamanla “şeker” oldu.
Orucun bitimiyle
kutlanan bayramda tatlı yemek sünnet oldu.
Örneğin… Osmanlı Sarayı’nın ramazan ayında
Yeniçeri Ocağı’na tatlı göndermesi gelenekti.
Son yıllarda ağız tadıyla bayram kutlayamaz olduk. Atatürk
ve Cumhuriyet ile hesaplaşması olanlar bu güzel bayramı
politik zemine kaydırdı. Dediler ki:
“Şeker Bayramı adı uydurulmuştur aslı Ramazan
Bayramı’dır!”
Başladı etimolojik tartışmalar:
-Bayramın adı Arapça “idü’l-fıtr”/ “fitre bayramı”
zamanla “sadaka-i fıtr”/ “oruç bozma sadakası” ve sonunda
“şükür bayramı” oldu. Ve “şükür”, tarih içinde
“şeker” olarak değişti!
-İlk bayramın ilk günü “şevval” ayına
geldiğinden; “şevval”, “şeker” oldu!
-Ramazan kelimesi Arapça sözcük olan rama / “kuru
sıcak” kökünden gelir. Sebebi oruç ibadeti ilk uygulanmaya
başlandığında yaz aylarına tekabül etmesiydi!
Yani…
Yanisi uzun… Bu tuhaf
tartışmalar sürüyor! Nereye varılacak ise?
-Kuran’da “bayram adı” geçiyor mu; yok! -Hadis’te
var mı; yok!
Bayramın muhteviyatıyla ilgilensene kardeşim… Gereksiz
tartışmaların aydınlık İslam’ı şekilciliğe
boğduğunu görmüyor musun?
Kimileri, bayram ismini sorun yapmayı ısrarla
sürdürüyor…
Çünkü hesabı başka…