Önceki gün…
Arkadaşımla Taksim/ Gümüşsuyu'nda yürürken dikkatimizi, Alman konsolosluğu balkonuna asılı Ukrayna bayrağı çekti. İkimizde tarihi ana tanıklık ediyormuşuz gibi hissettik!
Demek Almanya, Ukrayna bayrağını asacak/göze sokacak kadar savaşta tarafını göstermek istedi. Oysa:
Almanya dış politikasının ana hattı barış odaklı değil miydi?
Dünya istikrarını sağlamak değil miydi?
Benimsediği önleyici dış politika ile uzlaşmacı arabuluculuk değil miydi?
Hele… Savaş/askeri güç kullanımı, Nazi geçmişi olan bu ülke için tabu değil miydi?
Almanya'yı ne olarak tanımlanırdı: Jeo-ekonomik güç…
Almanya dış politikası demek ekonomi demekti!
O, 1,5 trilyon dolarlık ihracat hacmiyle dev bir ticaret devleti idi…
Evet, dış politikasının merkezinde de olan şuydu: Ulusal çıkarlarını ekonomi yönünden tanımlamak. Öyle ki:
Dış politika oluşturulmasında ekonomik
çıkarını demokrasi, insan hakları gibi değerlerden
bile üstün tuttuğu hep eleştiri konusunu oldu. Rusya ve
Çin ile ticari işbirliği müttefiklerinin itirazlarıyla
karşılandı. Örneğin:
ABD'nin onca karşı çıkmasına rağmen, telekomünikasyon sektörünün en önemli küresel aktörlerinden Çin şirketi Huawei'ye hiçbir yaptırımda bulunmadı. ABD'yi karşısına alma pahasına bu şirkete yaptırım uygulanmasına da karşı çıktı.
Keza şunu da eklemeliyim: