Tarih: 20 Mayıs 2017.
ABD Başkanı D. Trump, Suudi Arabistan’a gitti.
Suudiler, -ilk yurt dışı gezisini ülkelerine yaptığı için-Trump’ın
şerefine 55 farklı Arap ve Müslüman ülkeyi Riyad’a
davet etti.
Bir gün sonra…
Davette Mısır lideri
Sisi, Trump’a şöyle iltifat etti:
“Siz imkansızı başaran çok özel bir kişisiniz!”
Trump’ın cevabı şu oldu:
“Ayakkabılarınıza
bayıldım. Ah ne güzel o ayakkabılar, tanrım!”
Düne kadar dünyayı yöneten “ABD İmparatorluğu”nun
başında bugün böyle bir “başkan” var!
Bir haftadır bizim medyada şu haber yer aldı:
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Washington’da
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile, YPG/PKK’nın
Münbiç’ten çekileceği konusunda anlaştı.
Hangi ABD?
Hangi Dışişleri Bakanlığı?
Bu da soru mu demeyiniz!
Beş aydır dünyanın gündeminde bir kitap
var:
“Ateş ve Öfke/ Trump Beyaz Sarayı’nın İçyüzü.”
Yazarı, Amerikalı gazeteci Michael Wolff.
Trump
kitabın yayınlanmasını önlemek için avukatı Charles
Harder’ı görevlendirdi. İddialarına göre kitap, Trump ve
ailesini aşağılıyordu.
ABD yargısı fikir özgürlüğünden taviz vermedi.
Kitap çıkmadan 1.4 milyon sipariş aldı…
Wolff’un neyi anlattığı şu cümleden anlaşılıyor:
“ABD’nin tarihteki pek çok başkanı dünyayı birbirine kattı; Trump
işe kendi ülkesinden başladı!”
Wolff kitabında, Trump Beyaz Sarayı’nı öyle bir anlatıyor ki, okuduklarınıza inanmakta zorlanıyorsunuz. Siyasi dedikodu meraklılarına tavsiye ederim…
Kitapta ilgimi şu çekti:
Yahudi sermayesinin sahibi olduğu medya, Trump’a saldırdıkça Beyaz Saray’da biri çok güçleniyor: