Aydın Doğan da gitti…
Tek “günah keçisi” kaldı; Kemal Kılıçdaroğlu!
Ne demek istediğime geleceğim ama önce değinmek
istediklerim var:
Neoliberalizm/vahşi kapitalizm için…
– “Piyasa devrimi” dediler…
– “Başka
alternatif yok” dediler…
– “Ekonomik büyüme olmazsa olmaz” dediler…
– “Kamu ekonomiden elini çekmelidir” dediler…
Dediler de dediler…
Neoliberalizmi, tartışılmaz
“din” haline getirdiler.
“Piyasa”, her sorunu çözen-iyileştiren
sihirli büyücü/ yeni mesih idi.
Öyle ki…
“Görünmez el”in yıkıcılığının
kamuyla engellenmesini savunan kapitalizmin
teorisyeni Adam Smith’i bile çarpıttılar.
“En iyisini piyasa bilir” deyip yarattıklarına
taptılar!
Dünyayı küresel şirketlerin inisiyatifine bıraktılar.
“Demokratikleşme”, “insan hakları”, “yaşam standartlarının
yükseltilmesi” vs. gerçek dışı hedef ilan ettiler.
Ulusalcılık, bağımsızlıkçılık sistemin en büyük düşmanı
yaptılar. Bunları savunanlara “siyasi dinazor”
dediler.
“Dünya barışı” yalanıyla Birleşmiş Milletler kararına
uymayıp Irak’a bile girdiler.
Nihayetinde dünyanın büyük çoğunluğunu “yeni dine”
ikna etmeyi başardılar.
Oysa…
“İdeal düzen” gibi etkili neoliberal iddialarının
hepsi yalandı/yalan çıktı. (Örneğin… 1970 yılında uluslararası
finans işlemlerinin yüzde 90’ı reel ekonomi, yüzde 10’u
spekülatifti. Neoliberalizmin altın yılı 1995
yılında yüzde 95’i spekülatif oldu!)
Aslında bir konu hep atlanıyor:
Büyük
eşit...