Geçen cumartesi…
Oğlumla Arif V 216 filmine gittik.
Ön sıralardan güçlükle yer bulabildik.
Salonda her yaş diliminden insan vardı.
Film bitti… Oğlum sordu:
– “Baba güldün mü?”
– “Çok gurur
duydum” dedim!
Sebebini Cem Yılmaz’a da anlattım:
– “Film biter bitmez şunu hissettim: ‘Bir seyirci olarak bana ne
kadar özen gösterilmiş!’ Bir film seyircisi olarak teşekkür
ederim.”
Evet…
Arif V 216 seyircisine saygı gösteriyor.
Arif V 216 seyircisine değer veriyor.
Bunun nedenini Cem Yılmaz’a da söyledim:
– “Siz
ne yapmışsınız böyle? Bu ne detay? Kaç mekan kullandınız? Bu dekor,
bu kostüm nedir?..
– “Türk seyircisi; üç-dört mekanda, pek değişmeyen
kostümlerle, masrafsız güldürme kolaycılığına alıştırıldı. Sen de
yapabilirdin. Ama sen kurnaz olmayı
reddediyorsun.
– “Bir seyirci olarak bana değer vermen hoşuma gitti…
– “Bu topraklarda inadına ahlaki idealizmi
yücelten insanların olması beni mutlu etti. Bu nitelik,
‘filme güldün mü, gülmedin mi’ sorusunun çok ötesindedir…”
Hepimiz ruhunda soyluluk taşıyan Cem Yılmaz’ı
takdir etmeliyiz…
Sözlerimi şöyle bitirdim:
– “Film için
yaptığınız dekor, mekan, kostüm vs. hepsinin adetlerini istiyorum.
Bir Türk filminde bunun rekor olduğunu düşünüyorum…”
Gönderdi…
Kimi örnekler vereyim:
– Ön hazırlık 9 hafta, çekimler 72 gün sürdü…
– 250 kişilik bir prodüksiyon ekibi çalıştı… – Filmin post prodüksiyonu için 80 kiş...