Genel seçimde ne büyük heyecan vardı.
31 Mart yerel seçimine 51 gün kaldı ve siyasi rüzgar esmiyor yaprak kıpırdamıyor.
Şuradan biliyorum:
Gazete dergi tirajları artmıyor...
TV haberlerinin siyasi tartışma programlarının reytingleri artmıyor...
Haber sitelerine tekil girişler artmıyor...
Sosyal medyaya dönüp bakan olmuyor.
Siyasete güven birkaç ayda son bulmuş olamaz değil mi?
Sandık sonuçlarını sebep göstersek bu da tam doğru olmaz; sadece kaybedenlerde değil kazanan cenahta da bu seçime ilgisizlik var çünkü!
Keza:
Birkaç ay önceki genel seçimde yaşandı; kimi seçmende merkezdeki partilere karşı güvensizlik vardı ve bunlar Muharrem İnce, Sinan Oğan vd. adaylara, partilere yöneldi. Buradaki gelişmelerde beklediğini bulamayanlar siyasetten soğudu mu?
Kafamda bu soru, bir açıklama arıyorum:
Evet, siyasetten yorulma/bıkkınlık hali bugün çoğu seçmende niye var? Baksanıza çevrenizdeki insanlara enerjisiz, bitkin ve tükenmiş... Mental yorgunluk “virüsü” sarmış siyaset alanını...
Bu bezgin ruh halinin bir sebebi, partilerin yönetim tarzı. Ne mi demek istiyorum, tek örnek üzerinden açıklamaya çalışayım:
★★★
Deprem anmasında Hatay büyükşehir belediye başkanı Lütfü Savaş’a yoğun tepki gösterildi.
AKP’den 2009 yılında Antakya belediye başkanı seçilen Lütfü Savaş, 2014 yılında Hatay’dan büyükşehir belediye başkanlığına aday olmak istedi. AKP, Sadullah Ergin’i aday gösterince devreye CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu girip Lütfü Savaş’ı CHP’ye transfer etti. Ve başkan on beş yıldır Antakya’yı ve Hatay’ı yönetiyor...
Peki, depremde kusuru yok diyebilir miyiz? İmar izinlerini, denetimlerini vs. belediye yapmıyor mu?