Demokrat Parti 1946 yılı başında kuruldu.
Genel Başkanı Celal Bayar ilk yurtiçi gezisinde gazetelere dedi ki:
-“Demokrasi, bir keyfiyet (nitelikler) değil, bir kemiyet (nicelik) meselesidir.”
Yani, siyasal aritmetikte kim çoğunluğu bulursa, ülkede tek söz sahibi o odur!
Ne yazık ki demokrasiye bakış açımız hiç değişmedi! Niceliğe/sayıya yenildik ve her daim Cumhuriyet niteliklerinden-demokratikleşmeden taviz verdik.
Bu köşeden hep yazdım; sandık ülkeyi geriletiyor. “Siyasi mühendisliği” esas alan Kılıçdaroğlu gibi genel başkanların bunda vebali/günahı büyük...
İşte bugün yaşıyoruz:
Emperyalizm maşası PKK, 12 yiğit evladımızı katletti. Kırk yıllık geçmişimizde olduğu gibi bugün de katliamın tek sorumlusu olarak salt terör örgütü görüldü, kınama mesajları-bildirileri yayınlandı. Ama kimse, iktidarların hesap verme sorumluluğu üzerinde durmuyor.
CHP ilk kez “bir dakika” dedi, “sorumluların arkasına dizilmeyeceğiz.” AKP-MHP öncülüğündeki TBMM bildirisine imza koymadı. Ki olacaklar belliydi:
İktidar yanlısı medya PKK terörünü bırakıp CHP’ye yüklenmeye başladı. Kimse kimseyi kandırmasın; aslında bunun temel sebebi, yakında yapılacak yerel seçim! Sandığa endeksli kemiyet/ nicelik/ oy peşindeler...
Yazar E.M. Remarque, “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” adlı çarpıcı romanında savaşa katılanların bedenen, diğerlerinin ise ruhen öldüklerini anlattı!
★★★
Terörün “tek kazancı” oldu ülkemizde, hayata yabancılaştırdı herkesi...
Terörün, siyasi tüketim malzemesine dönüştürülmesi kanıksandı. Sadece “Kandil partisi” değil bunu yapan!
Geçen hafta burada yazdım: