Tek tek baktım dün ulusal gazetelere:
Hürriyet 3, Karar 3, Star 3, Yeni Şafak 3, Akşam 2, Milat 2, Sabah 1, Milli Gazete 1, Habertürk 1, Akit 1…
Rakamlar, köşe yazısı sayısını gösteriyor…
Rahmetli Sezai Karakoç’un ardından yazılanların sayısı…
İlgi şaşırtıcı. Çünkü:
Yıllar boyu unutuluşa mahkûm idealist insanın hakkında hayatı boyunca bu yayın organlarında bu kadar yazı çıkmadı!
Yine ölünce değeri anlaşılan bir insan var karşımızda.
Kimi şairliğini öne çıkarıyor…
Kimi inançlı olmasını…
Peki, ya politik kimliği? Değinen pek yok! Oysa karşılarında siyasi parti başkanı var.
Köşe yazılarını okuyunca şunu düşündüm; bu kadar köşe yazarı -bir iki istisna hariç- dün neredeydi?
Sezai Karakoç, emperyalizm Bağdat'ı bombalamasına-işgaline karşı çıkıp haykırırken bu arkadaşlar sesini niye duymadı?
Sezai Karakoç, emperyalizmin Suriye'yi bölmesine, Libya'yı işgal etmesine karşı çıkarken ve bu sebeple “kendi mahallesi” tarafından “linç” edilirken bu arkadaşlar neredeydi?
Sezai Karakoç, emperyalizm kıskacındaki İran'ı savunup Türk medyasındaki kışkırtıcı yazıları eleştirirken bu arkadaşlar neredeydi?
Sezai Karakoç, “çözüm sürecine” tavır koyarken bu arkadaşlar neredeydi?
Sezai Karakoç, FETÖ'nün en güçlü döneminde “CIA projesidir” tespiti yaptığında bu arkadaşlar neredeydi?
Ne diyor Sezai Karakoç:
“Bu dünyada olup bitenlerin
Olup bitmemiş olması için
Ne yapıyorsun…”