31 Mart yerel seçiminde çokça gördük; siyasilerin esnaf ziyaretlerini...
Seçim öncesi görüntülerde sıklıkla yer alan esnaflar, sandık sonucu analizlerinde nedense pek yer almıyor!
Esnafa hep dışarıdan bakılıyor. Oysa, siyasi-iktisadi hayatı kavramak için bizatihi esnaf önemli başvuru kaynağıdır...
Niceliğine bakarsak; Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu’na kayıtlı esnaf işyeri sayısı 2 milyon 432 bin 223. Kayıt dışı “ekonomi şampiyonu” Türkiye’deki esnaf işyeri sayısını tahmin etmek zor...
Aileleriyle birlikte azımsanmayacak oya sahip esnaflar niçin sandık sonucu analizlerinde yok sayılıyor. Örneğin:
İktidar ortaklarının 31 Mart hezimetini salt yetersiz emekli maaşları üzerinden değerlendirmek ne derece gerçekçi? AKP ve MHP’nin “kalesi” esnafların bu seçimdeki tavrı ne oldu?
Esnaf, “orta direk” ana temsilcisidir ki, Denizli’den, Afyon’a “orta sınıf” kentlerin CHP’ye geçmesinden önemli rol oynadı. Ya İstanbul, Ankara gibi büyükşehirler?
Hatırlayınız:
2001 krizinin sembolü; bir esnafın Başbakan Ecevit’e fırlattığı yazar kasa protestosuydu. Cumhuriyet tarihinde neredeyse ilk kez esnaflar başta İstanbul olmak üzere (15 Mart-15 Nisan 2001 arası) sokakta büyük ölçekli eylemler yaptı. AKP’yi iktidara taşıyan en büyük güçlerden biri oldu bunla...
Peki, esnafın 31 Mart’ta sandığa gitmemesi, protesto oy tercihleri
sürpriz mi? Konya da bile esnaflar “geçinemiyoruz” diye
masa sandalye yaktı, daha ne olsun...
★★★
Esnafın son yıllardaki tarihsel dönüşümü kavranamıyor.
Hiç unutmuyorum şu anekdotu:
Akşener 2020 yazında yurt gezisi yaparken Aksaray/ Ortaköy ilçesinde dükkanına girdiği bir esnaf ile arasında şu diyalog geçti:
-Esnaf: “Kapitalizm var oldukça, banka ve sermaye düzeni var oldukça, finansal kapital, reel kapital bu ülkeye hükmettiği sürece çözüm ne olabilir? Faiz sisteminde yaşadığımız sürece ne olabilir? Hangi kapitalizm yıkılacak ki biz göreceğiz? Kim yıkacak? Bizim sorunumuz kapitalizmle...”
-Akşener: “Bir şey sorabilir miyim? Bu cümleleri gençliğimde iki grup söylerdi; biri Marksizm okuyanlar, biri Milli Görüş okuyanlar. Hangisindensin oğlum?”
-Esnaf: “Ülkü Ocaklarında 1998-2002 yılları arasında ikinci başkanlık da yaptım. Ama şunu iyi öğrendim: Bizi yıkan kapitalizm, bizi sömüren kapitalizm. Bunu da 30 yaşımdan sonra konuşmaya başladım. ‘Sosyalist misiniz?’ diyorlar, ‘yok değilim’ diyorum, Ülkücüyüm. Türkçüyüm, Ziya Gökalp hayranıyım, Mustafa Kemal’ciyim. Kahrolsun kapitalizm...”
MHP’nin, Kastamonu’dan Kütahya’ya, Bartın’dan Amasya’ya “orta sınıf” şehirleri kaybetmesinin temelinde bu -sembolik- esnaf haykırışının etkisi yok mu sanıyorsunuz?