İlahiyatçı Abdullah Akın diyor ki:
“1924 yılında Çanakkale ve Bursa’da genelev olarak
kullanılan camiler vardı!”
Tarihe hayallerinin istediği oranında nitelik veriyor!
Üniversitelerde duygularıyla hareket eden böyle
ne çok cahil var artık…
Oysa. Gerçekler bakın ne diyor:
Osmanlı
Devleti, I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıktı. (Ki
savaş Osmanlı için, Balkan Savaşı’yla 1912’de başladı.
İzmir’e girilen 1922’de bitti. 10 yıl sürdü.)
Nüfus 20 milyondan 12 milyona düştü.
Savaşlar; ve acı sonuçları toplumsal travmalara
yol açtı. İmparatorluk çökerken insanını da
yıkıma uğrattı. Bir millet ruhen de
ölüyordu.
Sorunlar çığ gibiydi. Örneğin, 1916-1922
yılları arasında intihar vakalarında büyük artış
oldu!
Sağlıksız ortamlar sonucu çocuk ölümleri yüzde
90’a ulaştı. Yoksulluk nedeniyle kadınlar -suç olmasına rağmen-
bebek düşürmeyi alışkanlık haline getirdi. Yaşam
süreci 30 yaşa kadar indi…
Kumar o kadar yaygınlaştı ki, “milli
afet” sayıldı. Uyuşturucu kullanımı arttı.
Ve geçim derdi fuhuşu patlattı! Yaşam mücadelesi
veren kadınlar seks işçiliğine yöneldi. Mütareke
döneminde İstanbul’da 5 bin hayat kadını
sokaklardaydı.
Evet. Savaşın yıkımı toplumsal yapıyı alt üst etti. Ekonomik
yetersizlik ahlak gibi geleneksel normları yıktı.
Fuhuş, fakir Müslüman kadınlara da sirayet etti.
Keza…
Frengi, bel soğukluğu hızla Anadolu’nun dört
yanına yayıldı.
Fuhuş ve zührevi hastalıklar Osmanlı’dan
Cumhuriyet’e “miras” kaldı!