Son dönemde emekli büyükelçilerin kitaplarını okudum:
–Müfit Özdeş, “Harici Bir Hariciyecinin Not Defteri”…
–Ömer Önhon, “Büyükelçinin Gözünden Suriye”…
Büyükelçi Ender Arat'ın koordinatörlüğünde hazırlanan, “Kayıt Dışı Anılar-20 Diplomat Anlatıyor”…
Şaşırtıcı bilgilere vakıf oldum bu kitaplardan. Yeri geldikçe yazarım. Bugün yazacağım başka!
20 emekli büyükelçiden Bozkurt Aran, “diplomat” tanımını mizahi atıfla açıklıyor:
-“İngiliz diplomat Wotton'ın 1604 yılında diplomatları ‘ülkelerinin iyiliği için yalan söylemek üzere yurt dışına gönderilen dürüst insanlar' diye tanımladığı bilinir.
-“Fransız devlet adamı Talleyrand, 18. yüzyıl sonlarında diplomasiyi, ‘yalan söylemek ve onu inkar etmek' şeklinde tanımlamış.
-“Soğuk Savaş dönemi hakkında yazdığı kitaplar ile büyük üne kavuşan Tom Clancy, yalan konusuna ilave katkıda bulunarak, ‘İkna edici şekilde yalan söylemek için gerçeğe dair bir şeyler bilmenin zorunlu olduğunu' belirtmiştir…”
Clancy'ın bu tanımı Dostoyevski'nin sözünü anımsattı bana:
-“Gerçek hiçbir zaman gerçeğe benzemez, bilirsiniz değil mi? Onu gerçeğe benzer hale getirmek için ille de biraz yalan katmak gerekir içine…”
En çok şu tanımı beğendim:
CHP MİLLETVEKİLİ
İngiliz siyaset adamı Winston Churchill'e göre diplomasi,
“gerçekleri karşı tarafta rahatsızlık yaratmadan söyleme sanatı”
idi…
Peki…
70 yaşındaki tecrübeli emekli bir Türk diplomatın, her açıklamasının kamuoyunda sürekli büyük tepkiyle karşılanmasını nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Üstelik…
Sadece emekli diplomat değil; ana muhalefet partisi CHP milletvekili…
Sözleri mensubu olduğu partide de tepkiyle karşılanıyor. Bu sebeple, genel başkan listesinde olmasına rağmen parti meclisine seçilemedi! CHP'nin dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı olarak görevlendirilemedi. Ama…