ABD…
Dünyanın en karmaşık seçim sisteminden birine sahip.
Son 8 Kasım 2016 seçiminde…
Hillary Clinton 65.8 milyon oy aldı.
Donald Trump 62.9 milyon oy aldı.
Kazanan Trump oldu! Çünkü…
ABD seçmeni doğrudan “başkan” ve “başkan yardımcısını” değil; onları seçecek “seçici kurul üyelerini” belirliyor.
Bu seçimden iki ay sonra 6 Ocak 2017’de…
Seçilen 538 üye “başkan” ve “başkan yardımcısını” seçti. H. Clinton’ın 227 delege oyuna karşılık, 304 delegenin oyuyla D. Trump “başkanlığa” getirildi.
ABD tarihinde beşinci kez benzer durum yaşandı; seçmenden az, delegeden çok oy alan kişi “başkan” seçildi. Ve…
Her seferinde aynı tartışma oldu:
“Bu sistem Amerikan halkının siyasi iradesini yansıtmıyor!”
Sorunun bir diğer yanı daha var:
Amerikan seçmeni sandığa gitmiyor. Son seçimde katılım oranı yüzde 54.9 oldu. Yani Trump gerçekte sadece yüzde 21 oyla seçildi.
Sadece ABD değil…
Benzer seçim sistemi sorunları dünyada da var.
– İster “çoğunluk sistemi” deyin…
– İster “nispi temsil” deyin…
– İsterse “karma sistem” deyin…
(Ki; dar bölge-geniş bölge, mutlak çoğunluk-nispi çoğunluk, liste usulü-karma üyeli-aktarılabilir tek oy gibi seçim sistemi ayrıntılarına girmeyeyim.)
Sadece seçme sistemi değil…
Seçilecek aday profili de seçmeni sandıktan uzaklaştırıyor.
Örneğin…
– Zengin babanın şımarık-disiplinsiz oğlu…
– Okula şık otomobille giden çapkın…
– Vietnam Savaşı’ndan kaçmak için “ayağında topuk dikeni var” raporu alan sahte kahraman…...