Hakikatin başka kalıplara sokularak tanınmaz hale getirilmesine hep karşı çıktım.
28 Şubat kararlarını-uygulamalarını tartışmak başkadır.
28 Şubat davası başkadır. Adaleti, intikam aracına dönüştüremezsiniz.
Seksen küsur yaşındaki askerleri tekrar-tekrar hapse sokarak adalet sağlayamazsınız.
Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ı Balyoz Davası’ndan “Bavulcu” kumpasıyla 52 ay hapis yatırdınız. Bu kez 28 Şubat Davası’ndan yine bir “Bavulcu” kumpasıyla hapse attınız.
Davanın tek kanıtı; 1997’de ordudan atılan Tabip Yüzbaşı Tamer Tatar’ın, kendisine kargo ile gelen (!) bir bavul CD ve sözde belgeydi! (Tabip Tatar, TSK’dan kovulunca 15 Temmuz darbesinden sonra kapatılan FETÖ’nün Kimse Yok Mu Derneği’nin Afrika’daki hastanelerinde çalıştı.)
28 Şubat Soruşturması Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca ne zaman başlatıldı: Necmettin Erbakan'ın vefat ettiği 27 Şubat 2011 tarihinden bir gün sonra! Ne tesadüf değil mi?
Tıpkı Balyoz İddianamesi gibi 1309 sayfalık 28 Şubat İddianamesi şişirilmiş intikam metniydi. Öyle ki: İddianamede, 28 Şubat 1997'de MGK'da alınan kararlar yoktu! 28 Şubat kararları yok sayılarak 28 Şubat iddianamesi hazırlanmıştı! Neler.. Neler… Kimdi bu savcılar?
“Bavulcu” Tatar'ın “belgeleri” teslim ettiği savcı Hüseyin Ayar FETÖ'nün “Semt İmamı” çıktı. Diğer FETÖ'cü savcı Fikret Seçen firari oldu.