Avukat Feza Yalçın ile sabah saatlerinde yine adliyedeyiz.
35 yıldır bu böyle…
35 yıldır adliye koridorlarında duruşma saati bekliyoruz…
35 yıldır mübaşir adımı bağırıyor…
35 yıldır hakim karşısında kimliğimi açıklıyorum:
Gazeteciyim..
Gerçeğin bedeli ülkemizde ağır. Hele bu son yirmi yılda! Başımıza gelmeyen kalmadı…
Geri adım atmayacağımızı kuşkusuz biliyorlar, amaçları zaten artık bu değil; bezdirmek-usandırmak istiyorlar:
Sürekli… Karakoldan çağrılıyorsunuz, savcıya gidiyorsunuz, duruşmaya çıkıyorsunuz. Bu döngü sürekli tekrarlanıyor. Ta 35 yıldır!
Adliye koridorlarında tanık olduğum şu:
Herkes sorumluluğu başkasının üstüne atıyor:
Savcı diyor ki, mahkeme karar versin.
Mahkeme diyor ki, üst mahkeme karar versin.
Sadece bir avuç savcı şikayetin gereksizliğine karar veriyor.
Bi de… Kimine göre dava açmak para kazanma aracı! Özellikle hukukçular “mesleki dayanışmaya “güveniyor! Haksız da değiller beklentilerinde; Yargıtay'ın lehimize bozmasına rağmen yerel mahkemeler “meslektaşlarını” üzmemek için diretiyor!
Yargının sorunu büyük, bunu hepiniz biliyorsunuz.
Ne dedi Victor Hugo, “İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.”
Kılıca karşı ahlaki duruşlarıyla adalet sağlayan hukukçular
elbet kazanacak.
Vicdanların çürümesine izin verilmeyecek bu güzelim ülkede.