Erdoğan kötü, Ali Babacan iyi, öyle mi?
Erdoğan kötü, Mehmet Şimşek iyi, öyle mi?
Hiçbiri yapamadı…
Borca/sıcak paraya dayalı sözde refahı bu ülkeye kim dayattı?
Aynı kulvarda olduğumuz Brezilya, Güney Afrika, Endonezya gibi ülkeler, dışarıdan gelen sıcak paraya (vergiler koymak gibi) sermaye kontrolü yaparken, AKP iktidarı kılını kıpırdatmayarak ekonomiyi ısındırmaya devam etti!
Sonuç, yine büyük cari açık…
Sonuç, yine finans krizi…
Sonuç, yine ülke kaynaklarının sömürülmesi…
Sonuç, yine halkın fakirleşmesi…
Yeter. Bu kırk yıllık kumarhane ekonomisinden muhalefetin de vazgeçmesi gerekiyor.
Geçmiş başarısızlığı sürekli deşmek yerine, “neyi-nasıl” kurmamız gerektiği üzerinde tartışmayı öneriyorum!
Ama. Muhalif partiler utangaç; devletin kalkınmadaki rolünü/ korumacı devlet olgusunu dile getirmiyor. Kırk yıllık Washington Konsensüsü/ “tek tip” neoliberalizme karşı yürekli karşı çıkış yapamıyor: Batı ne der!
Oysa. Batı'da 2008 krizinden sonra hava döndü; neoliberal taraf şunu demeye başladı:
-Devlet, piyasaya müdahale etsin.
-Devlet, krizde etkin rol oynasın.
Ancak. Biraz soluk alınca şunu tartışmaya açtılar:
-Devlet müdahalesinin amacı ne olmalıdır?
-Müdahale hangi şartlar altında, ne süreliğine ve ne boyutlarda olmalıdır?
Bu sözlerin şifresi şu:
-Devlet, zenginleri kurtarsın ve yine köşesine çekilsin!
....