TARİH göstermiştir ki; iktidarların sonunu getiren kibir, kin ve korkaklıktır.
“Bir kişi” istedi.
“Mahkeme” yerine getirdi.
Ve, Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getirmek için ilk adım atıldı.
Bu karar niçin alındı:
Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı adayı olmasın!
Yalın gerçek bu… Peki, bu cümleleri sürekli tekrar etmeye gerek var mı?
Bakınız:
Siyasi hayatı pek gelişmemiş otoriter ülkelerde iktidarlar, rakiplerini alaşağı etmek için her yola başvurur.
Mesela, Pakistan'da vuruyorlar!
Mesela, Mısır'da darbe yapıp, hapse atıyor, hastanede öldürüyorlar!
Türkiye tarihinde de idamları, hapisleri, siyasi yasakları yaşadık.
Burası Ortadoğu… Bu coğrafyada pusu kültürü var. Akıl
tutulması var, ardı ardına yapılan bitmez bilmez yanlış siyasi
stratejiler- taktikler var. Hataların
sebebi korku, sağduyudan kuvvetlidir bu
topraklarda…
O halde:
Korkunç olanı sürekli tekrar etmeye/ korkunç göstermeye gerek var mı? Değiştirmek için ne yapılmalıdır? Asıl mesele budur…
Kritik cümle şu:
O “bir kişi”, Ekrem İmamoğlu'nun karşısına cumhurbaşkanı adayı olarak çıkmasını istemiyor. Yani, tek kişilik iktidarın tavrı çok net…
Olayın ikinci aşaması şu:
Bu anti demokratik olağanüstü duruma muhalefetin/ Altılı Masa'nın tepkisi ne olacak? “Bir kişinin” başarı gördüğünün aslında nasıl hatalı olduğunu hayat pratiği ile gösterebilecek mi?
Bunun için sadece tepkisini nutuk atarak mı gösterecek? Nutuk atarak iktidarın değişmediğini kaç kez daha yaşayıp görecek?
Yoksa… İktidarın, rakibini yıldırmak için aslı olmayan şeyleri gerçekmiş gibi gösteren blöfünü görerek, sözden eyleme mi geçecek?
Bu adım nasıl atılacaktır? Masa'nın üzerindeki konu budur. Salt söylev mi verilecek, yoksa etkileyici harekete/ eyleme mi geçecek?
Bilgelik, zor olan uygulamayı gerçekleştirip, başarı kazanmaktır.
Altılı Masa “bir kişinin” akılsızlığına karşı, tüm koşulları hesaba
katarak nasıl zafere/sonuca varacak? “Bir kişinin”
kaybedeceğinden korktuğu “o adayı” onun karşısına
çıkaracak cesareti gösterebilecek mi?