Mesele…
Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in ne anlatmak istediği değil!
Mesele…
Fatih Portakal’ın ya da Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne söylediği de değil!
Mesele başka!
Mesele hiç öyle “anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadar” filan değil; sistemli bir algı operasyonu var.
AKP iktidarının bilinçle oluşturduğu hınç kültürüyle karşı karşıyayız. (Bu hiç yeni değil; yıllardır bitmez tükenmez halde sürüyor. FETÖ’den miras kaldı iktidarlarına!)
Meselenin özü ülkede “örgütlü kötülük” olması:
-Önce yandaş medya, sözleri-gerçekleri çarpıtıp haber yapıyor.
-Sonra çarpıtılan sözler-hakikat Erdoğan’ın metnine sokuluyor.
-Ardından savcı-polis devreye giriyor.
Ve:
Türkiye yaratılan bu -gerçek dışı- kanaat üzerinden, bir kez daha “biz” ve “onlar” ekseninde ikiye ayrılıyor! AKP iktidarının -özellikle de seçim öncesi- arzuladığı bir bölünme bu!
Bu sebeple, mütemadiyen -suçlamak için- düşman arıyorlar!
Kandırma yoluyla inşa edilen “kutsal mağduriyet” her daim iktidarlarının sürmesine yarıyor. Zaten… Yalanı kurgulayan “kanaat endüstrisi” yandaş medyayı bu amaçla kurmadılar mı?
78 yaşındaki Metin Akpınar ile 76 yaşındaki Müjdat Gezen’in kapısına polis dayanmasına hiç şaşırmayınız. AKP, ülkenin siyaset alanını/kültürel iklimini böyle biçimlendiriyor.
Hedefi belli:
Tehdit algısıyla oy kazanmak!
Ülkeye bedeli ne olursa olsun iktidarını devam ettirmek!
Yarım bilgiler/ basmakalıp önyargılar üzerinden toplumu kutuplaştırmak!
Bakınız...