Sanırım…
Gelenek bize Avrupa saraylarından geldi:
“Whipping boy” diyorlar.
Biz, “şamar oğlanı” diye çevirdik.
Monarşi geleneğinde prensler dövülemezdi. Cezalandırmak için ne
yaparlardı?
Özellikle eğitim sırasında her prensin yanında “aşağı
tabakadan”/köle çocuk olurdu; prens cezalandırılmak
istendiğinde dayağı bu çocuk yerdi!
Bunun iki sebebi vardı:
-Kraliyetin kanının dokunulmazlığı…
-Manevi acı çektirmek… Prense, -kuşkusuz zamanla arkadaş olacağı-
çocuğun kırbaçlanması seyrettirilerek “ders” verilirdi!
Hangi prenslerin böyle yetiştirildiğine iki örnek vereyim:
– İngiltere Kralı I.
Charles (1600-1649) böyle yetiştirildi.
– Fransa Kralı XV.
Louis (1710-1774) böyle yetiştirildi.
Prensler ile “şamar oğlanları” arasındaki ilişkiler edebi eserlere
bile konu oldu.
Kuşkusuz geleneğe karşı çıkanlar da
oldu. Erasmus 1516’da “Bir
Hıristiyan Prensin Eğitimi” eserinde prenslerin
fiziksel olarak cezalandırılmasının uygunsuzluğunu yazdı
ancak vekâlet cezasından bahsedemedi!
Tipik Erasmus zekası; cezadan kendini hep böyle kurtardı…
Saray geleneği zamanla aristokrat
ailelere de geçti. Onlar da evlerine “şamar oğlanı”
aldı. (Çevremde görüyorum; genç aileler
çocuklarına “yarı tanrı” muamelesi yapıp
çok şımartıyor; gelenek sürse bunlar da 300-500
dolara “şamar oğlan” kiralardı herhalde! Çocuk yerine
“şamar oğlanı” cezalandırırlardı! Neyse…)
Konu şuradan aklıma geldi.
Türkiye’de biri suç
işliyor, diğeri dayak yiyor!
Anlatayım…
“Çözüm süreci” dediniz.
“Stratejik derinlik” dediniz.
“Büyük Ortadoğu Projesi” dediniz.
“Öcalan Ortadoğu’da Türkiye’...