Genel görüştür:
I. Dünya Savaşı kimyagerlerin savaşı oldu.
II. Dünya Savaşı fizikçilerin savaşı oldu.
Dünyanın dört yanındaki düşük yoğunluklu savaş/terörle mücadele sosyal bilimcilerin savaşı oldu/oluyor. Bu “kültür merkezli” bir savaştı…
İnsanın kültürünü/ toplumun yapısını incelemek-kavramak, toplum mühendisliği yapmaktı.
Soru şu:
– Terörist halkın desteğini-sevgisini-güvenini nasıl kazanıyor?
– Teröristin motivasyon ve moral kaynağı ne?
Mesele sadece teröristin elinde tuttuğu silah ya da istihbarat değil!
Teröristi tanımak- yetiştiği kültürel iklimi bilmek– kitlelerin ruh halini öğrenmek yani, psikolojiyi savaşa katmak şart.
Bir harbin psikolojik boyutu, harbin genel ve fiziki boyutu kadar önemlidir. Propagandayı savaşınıza eklemezseniz nasıl kazanacağınızı bilemez boşa uğraşırsınız.
Hedefiniz sivrisinek değil, sivrisineğin “yetiştiği” bataklığı kurutmak olmalıdır! Bunun yolu propagandadır/psikolojik savaştır.
Bu sebeple…
Birçok ülke ordusunda, psikolojik savaş tekniklerini bilen uzmanların görev yaptığı psikolojik strateji kuruluşları faaliyet yürütüyor. Örneğin, CIA’da “İnsan Ekolojisi Araştırma Birimi” var. Çünkü biliyorlar ki…
Bu savaşın iki önemli silahı var:
– Anlamak…
– Empati kurmak…
Gönüllerde ve akıllarda yer etmek önemli.
Zihinleri kazanmak elzem.
Bu nedenle CIA, Vietnam Savaşı’nda bu ülkeye Vietnamca bilen antropologlar gönderdi. ABD’liler ilk kez bu savaşta davranış bilimcilere ihtiyaç duyulduğunu keşfetti.
Düşmanın kültürünü bilmek, düşmanın savaş tekniğini bilmekten daha önemliydi! B...