Günümüzde “şeriat” kadar muğlak/ çapraşık az kavram var.
Sözcüğün etimolojisine bakıldığında İslam’dan önce varlığı mevcut. Ki, “sari’ah” kelimesi Arapça gibi İbrani dilinde de “gidilecek yol” anlamında kullanıldı. (Şaşırtıcı değil her iki dilin kökü Aramice’dir.)
Kelimenin anlamı konusunda akademisyenler farklı görüş ileri sürdü: Kimileri “su birikintisine giden yol”, kimileri “kutsala uzanan yol” diye yorumladı. Bazıları ise, “hayvan iç organlarından fala bakmak” anlamında kullanıldığını iddia etti. Tartışmalar sürüyor...
Sözcükleri farklı olsa da dini anlamına gelirsek; Tevrat, İncil ve Kuran- Kerim’e göre “şeriat”, Tanrı’nın yasası...
Şeriat kelimesi her ne kadar Allah’ın değişmez ilahi kanununa atıfta bulunsa da bu konuda da farklılıklar bulunuyor: Çünkü bu atıf, Müslüman alimlere göre fıkıh/İslam hukuku ile çelişiyor! Bir anlamda yüzyıllar boyunca şeriatın pratik uygulaması, İslam hukukçularının ortaya koyduğu fıkıh ile “zamana” uygulandı...
Evet şeriat, tarih boyunca İslam’da geçerli tek hukuk sistemi olmadı. Geleneksel yargı, siyaset, ekonomi kararlarında yardımcı “kaynak” olarak yer aldı. Kur’an yanı sıra sünnet, akıl yürütme/ kıyas ve otorite kaynağı olarak görülen İslam alimlerin görüşleri/ icma ana dayanaklar olarak kullanıldı/ kullanılıyor...
Bu sebeple:
★★★
Günümüz Müslüman dünyasında şeriata yaklaşımlar büyük farklılıklar gösteriyor. Mezhepler, örgütler konusuna pek girmeyeyim. Zaten IŞİD’in bakışından haberdarsınız; şeriatı, propaganda aracı olarak kullanıyor.
İran ile Suudi Arabistan gibi ülkelerin farklı şeriat uygulamalarını biliyorsunuz.
Irak, Pakistan, Cezayir gibi ülkeler anayasalarına şeriatı “yasaların ana kaynağı” diye koysalar da, nihai kararları seçilmiş parlamentoları veriyor. Mahkemelerde din alimleri görev yapmıyor!
Ya Türkiye?