Soner Yalçın Sözcü Gazetesi

Sevin ya da sevmeyin

Dünyada yaşayan en tanınmış üç fotoğrafçı saysanız… Biri mutlaka David C. Turnley olur. 62 yaşındaki gazeteci kaç kez Pulitzer ödülü aldı. En bilinen fotoğraflardan...

16 Temmuz 2017 | 3.631 okunma

Dünyada yaşayan en tanınmış üç fotoğrafçı saysanız…
Biri mutlaka David C.
Turnley olur.
62 yaşındaki gazeteci kaç kez Pulitzer ödülü aldı.
En bilinen fotoğraflardan biri…
1991 Körfez Savaşı sırasında arkadaşlarının ölüm haberine ağlayan ABD’li çavuşun ağlama karesidir. Bu fotoğrafla…
Vietnam’da mayına basarak hayatını kaybeden fotoğrafçı Robert Caba adına verilen uluslararası ödülü kazandı!
Şimdi…
Siz tutun…
15 Temmuz Şehitleri afişinde David C. Turnley’in çektiği fotoğrafı kullanın!
Nasıl yorumlamak lazım?
Ülker’in “1 Nisan” konulu reklamını darbeye yorup, ülkeyi ayağa kaldıran yandaşlardan ses çıkmıyor! “15 Temmuz’a gölge düşmesin” diye susuyorlar herhalde! Yoksa, “FETÖ yaptı” derlerdi.
Hiç sanmam.
FETÖ, Külliye’ye kadar sızmış olamaz herhalde!
Yoksa bu reklam ajansı bir yabancı mı? FETÖ ile dolaylı bir ilişkisi mi var? Her yanda “darbeci” arayan küçük kafalılar bu ilişkiyi ortaya çıkaramıyor mu?
Gerçi…
Yandaş gazetecilerden kimse eline fotoğraf makinesi alıp sokağa çıkıp iki kare çekmedi ki, 15 Temmuz afişlerine konsun!
Dillerinde, yazılarında Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz gecesi fotoğrafı var. Eee sen neredeydin yandaş kardeş; tankın üzerinde mi? Başbakanın, içişleri bakanın, savunma bakanın neredeydi?
Bak! Ana kuzusu Abdullah Tayyip Olçok ülkesi için canını verdi.
Sen ne yaptın?
Fotoğraf arakladın! Yazık.
Gencecik şehit Olçok’tan utanın. Yok muydu fotoğrafı afişlere konacak…
Bu fotoğraf meselesi bir kez daha ortaya çıkardı ki…
Dört yanlarını vasatlık, kalitesizlik, değersizlik ve akılsızlık sarmış durumda.
FETÖ ile böyle nasıl mücadele edecekler? Zor.

Başbakan Binali Yıldırım, “Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu”nda konuştu:
“Bu örgütün (FETÖ) ortaya çıktığı 1966’dan beri, bununla mücadele eden iki iktidar var; rahmetli Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan. Bunun dışında siyasi liderler örgütle hep iyi geçinmiştir.”
Bu tespit tam olarak gerçeği yansıtmıyor.
Başbakan bu sözü daha önce de etti.
Ve ben, 26 Eylül 2016 tarihli yazımda tarihsel süreci anlatarak yanıt verdim:
Erbakan, FETÖ ile mücadele etmedi. Bu “şehir efsanesi”dir. Aksine…
FETÖ, Erbakan ile mücadele etti! Gülen’in 28 Şubat’ta Erbakan’a karşı bayrak açması tesadüf değildi. Neyse, yazdım bunları. Meselem başka…
Gelelim…
Başbakan Yıldırım’ın adını verdiği ikinci politikacıya…
Erdoğan 1966’dan beri FETÖ ile mücadele etmiyor. Bunu bilmeyen yok. Gülen’e dair övgü sözleri arşivlerde duruyor.
Ama…
Erdoğan, FETÖ’ye karşı hiçbir siyasetçinin yapmadığı mücadeleyi verdi/veriyor.
Fakat…
Gerçekleri yazmamız gerekiyor:
Gülen-Erdoğan savaşını kim başlattı?
Gülen başlattı…
13 Eylül 2011’de FETÖ, Oslo’daki MİT-PKK görüşmelerini sızdırdı.
Ardından…
7 Şubat 2012’de Hakan Fidan ve 4 MİT görevlisi için “gözaltı ararı” çıkarttı.
Kavgayı çıkaran FETÖ idi.
-Muhtemelen yakınlarının tavsiyesiyle- Erdoğan hâlâ ortamı yumuşatmaya çalıştı.
14 Haziran 2012’de FETÖ’nün düzenlediği Türkçe Olimpiyatları’na katılıp konuşma yaparak Gülen’e “bitsin bu hasret” çağrısında bulundu.
Hatırlayınız…
O günlerde ülkenin gündeminde ne vardı:
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu! Harıl harıl dönemlerinin tanınmış isimlerini Meclis’e çağırıp hesap soruyorlardı!
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ zindana atıldığında seslerini bile çıkarmadılar.
FETÖ ise o günlerde artık “paralel” değil, “devlet” olduğunu sanıyor; ve Erdoğan’a ihtiyacı olmadığını düşünüyordu…

Erdoğan, FETÖ ile mücadeleye ne zaman başladı?
17 Aralık 2013 operasyonunda bile başlamadı. Uzlaşma için Fehmi Koru apar topar Pensilvanya’ya gönderildi.
FETÖ uzlaşmayıp 25 Aralık 2013 tarihinde operasyona devam edince “savaş” çift taraflı oldu.
Yani…
FETÖ’nün ortaya çıktığı “1966’dan beri” değil!
25 Aralık 2013’den beri FETÖ ile mücadele ediyor Erdoğan.
Hakkını yemeyelim:
Son 3.5 yıldır iyi savaş veriyor.
Ve üstelik tek başına veriyor.
Fakat.
Erdoğan’ın kişilik özelliği bu haklı mücadelede yanlışlıklara sebep oluyor: Duygusallık!
“Alnı secdeye değmek” Erdoğan’ın neredeyse tek kriteri!
FETÖ meselesinde de “düğmeye” geç basmasının sebebi bu duygudaşlık olmadı mı?
Hadi bizim/Odatv Davası vb. bir kenara bırakalım; FETÖ’nün niyetini, mesai arkadaşı Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ’un Silivri zindanına atılmasıyla anlaması gerekmez miydi? Görmedi bir türlü… Görmek istemedi.
Peki bugün…
Erdoğan, FETÖ ile kavgasında yine yalnız.
Ve Erdoğan hâlâ duygusal davranıyor; “alnı secdeye değen” yakın çevresindeki FETÖ artıklarının aynı yöntemleri/kumpasları sahnelediğini göremiyor. Bu sebeple garabet uygulamaları gidermekte ağır kalıyor.
Bu duygudaşlık nedeniyle çevresini bir afişi bile yapamayacak kadrolarla doldurmuştur.
Ancak…
Tüm bunlar 15 Temmuz’a farklı bakmamıza sebep olamaz.
15 Temmuz’da Türk halkı destan yazmış ve -oldukça az sayfalı- dünya demokrasi defterine altın bir sayfa eklemiştir.
Ve…
Kim ne derse desin bunun öncüsü -onca hatalarına rağmen- Erdoğan’dır!

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İçerden bir ses 04 Eylül 2024 | 2.310 Okunma Asıl “züppe” kim 30 Ağustos 2024 | 1.852 Okunma İmamoğlu’na ne lazım 28 Ağustos 2024 | 2.150 Okunma CHP vizyonu 22 Ağustos 2024 | 1.962 Okunma Aklıma “diyaloglar” geldi 20 Ağustos 2024 | 1.614 Okunma