Seçim süreci tanıklığımı sembol bir sözcükle ifade etmek istesem, “tahayyül” derim.
Dilimize Arapçadan geçen “tahayyül”, hayal sözcüğünden türetildi. Ki bu açıklama kısır kalıyor. Çünkü:
Fransız felsefeci Gilles Deleuze’ün harika tespiti var:
-”Tahayyül gerçek olmayan değil, gerçek olmayanın gerçekten ayırt edilemezliğidir.”
Sadece seçim vaatleri vs. değil, toplumsal hayatımızın “öznesini” de bu tanım oluşturuyor. Gerçekler üzerine değil, algı-fantezi üzerine kurgu hayat inşa ediliyor. Ki “inanç” ağırlıklı toplumlarda bunun “alıcısı” çok oluyor. Ardından karşımıza şu çıkarılıyor:
ABD popülizminin dayatması olan, nicel/sayısal büyüklüğün en değerli olduğu algısı! Düşüncenin bile ölçüsü sayısal idi; “kaç kişi takip ediyor ki?”