Son günlerde bizim
evde tansiyon gündemde… Sürekli tansiyon
ölçülüyor, kan veriliyor, çıkan sonuçlar dört koldan
değerlendiriliyor:
– Hemen ilaç al…
– Şimdi o ilacı bırak,
şu ilaca başla…
Hastaneyi, polikliniği, acil servisi
yol yaptık!
Evdeki sohbet tansiyon üzerine olunca baktım ki, ne
çok “tansiyon hastası” ve sürekli ilaç kullanan
kişi var.
Herkesin dilinde aynı cümle: “Tansiyon kalp krizini
tetikliyor.”
Her yıl milyonlarca insan tansiyon
sebebiyle doktora gidiyor. Açıklamalara göre, Türkiye’de
her üç kişiden birinin “tansiyon sorunu”
var!
Sayı inanılmaz…
Peki, tansiyon hastalık mı? Genç,
sağlıklı ve düşük risk taşıyan biri sırf “tansiyonu
16’ya çıktı” diye “hasta” sayılabilir mi?
– Kolesterol gibi- tansiyon da muhtemel kalp krizi riskini artıran
etmenlerden sadece biri değil mi?
Hareketsiz yaşam, kötü beslenme, sigara içme gibi kimi etmenlere de
bakılması, yani insanın bir
bütün olarak değerlendirilmesi gerekmiyor mu?
Oysa. Hastalık sebepleri -ilaca dayalı
olması maksadıyla kolesterol ya da tansiyon
gibi- daraltılıyor! Örneğin…
British Columbia Üniversitesi’nden ilaç konusunda
uzmanlaşmış Prof. James McCormack, Kanada’da
verdiği konferansta dinleyicilerinden birine sordu:
– Kaç yaşındasınız.
– 65.
– Sigara içiyor musunuz?
– Hayır.
– Hiç kalp krizi geçirdiniz mi?
– Hayır.
– Anjiyo?
– Adını bile duymadım.
Prof. McCormack bu bilgilerden sonra seyirciye dönüp
sordu:
“Bu kişinin tansiyonu 16’ya 9 civarında
olduğunu varsayalım, kalp krizi geçirme
olasılığı nedir?”
Dinleyicilerin büy...