Ne çabuk unutuluyor!
Geçen nisan ayı dünyanın gündemine…
Yine Esat
getirildi.
Yine bebek ölümleri getirildi.
Yine kimyasal saldırı getirildi.
Anımsayınız:
Tarih: 4 Nisan 2017.
İdlib’in Han Şeyhun beldesine kimyasal saldırı
oldu.
Fotoğraflar dünya medyasına servis edildi. Yani…
Geçen hafta/Nisan 2018’de ne olduysa bire bir benzeri
yaşandı. Esat’ın kimyasal silah kullandığına geçen yıl da
-AKP dahil- herkes inandı! “Aman yanlış yapıyorsunuz” diyenleri
kimse duymadı. Örneğin…
İngiltere’nin eski
Suriye Büyükelçisi Peter Ford, Suriye’nin
kimyasal silah kullandığına yönelik herhangi bir kanıt
bulunmadığını ifade ederek, “Esat’ın kimyasal saldırı
gerçekleştirmiş olması mantıklı gelmiyor. Kanıtları incelerken
beynimizi devre dışı bırakmayalım. Böyle bir şey Esat’ın kendi
yenilgisine yol açar. Esat deli değil” dedi. Dinleyen
olmadı.
“Çiçeği burnunda” Başkan Trump, kızı
İvanka’nın gösterdiği fotoğraflardan çok etkilendi.
Suriye’nin bombalanmasını emretti.
ABD, “İnsan haklarından taviz vermemek” için
Suriye’yi, -İngiltere-Fransa desteğiyle- 59 Tomahawk
füzesiyle vurdu!
Kimyasal silah konusunda “çok hassas” olan ABD,
Suriye saldırısından sonra, 13 Nisan 2017’de ne yaptı dersiniz?
Afganistan’ın Nangarhar kentinin Archin kasabasını “El Kaide
merkezi” diye -tüm bombaların anası/ MOAB
dedikleri- GBU 43 bombasıyla vurup yok etti.
İşte… “İnsancıl savaş” böyle olur!
Geçtiğimiz yıl Esat’ı peşinen suçlu görenler, BM raporlarını “kanıt” gösterdi. Oysa…
BM Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), Suriye’nin çağrılarına karşın Han Şeyhun’u ziyaret...