Her kafadan bir ses çıkıyor.
CHP kaynıyor. Oysa…
Bir yıl önce yazdım.
Tarih 21 Nisan 2017 idi.
Şöyle dedim:
“Tom Perez adını duydunuz mu?
Ya, Keith Ellison ismini işittiniz
mi?
Donald Trump ya da Hillary Clinton’ı biliyorsunuz!
Biri, Cumhuriyetçi, diğeri Demokrat Parti’nin başkan adayıydı.
Peki, Perez ve Ellison kim?
Tarih: 25 Şubat 2017.
ABD’de bir seçim oldu. 8
Kasım 2016’da yapılan başkanlık seçimini kastetmiyorum. Bu başka
seçimdi…
Demokrat Parti ‘genel başkan’ seçimi
yapıldı.
Perez ve Ellison, ulusal komite başkanlığına aday oldu.
Tom Perez kazanarak Demokrat Parti Genel
Başkanı oldu!
Bu sonuç, Perez’in 2020 ABD başkanlık seçiminde Demokrat Parti’nin
adayı olacağı anlamına mı
geliyor? Hayır…
ABD’de parti genel
başkanlığı ayrı, devlet başkanlığı adaylığı farklı!
Şunu demek istiyorum:
Kılıçdaroğlu’nun genel
başkanlığı CHP’de tartışılmaya başlandı.
Sanırım… Anayasa değişikliği tam olarak anlaşılmış değil!
Hanımlar, beyler artık tek adam
rejimine geçildi.
Bu sistemde devlet başkanı/cumhurbaşkanı
seçtiremediğiniz takdirde; partinin de, genel başkanın da çok
etkisi/hükmü yok.
Kılıçdaroğlu, 3 Kasım 2019 seçiminde aday olacak
mı?
Hiç sanmam.
O halde…
Kılıçdaroğlu artık bir Tom Perez’dir.
Gereksiz
polemiklerle günleri geçirmenin zamanı değil…”
Bu yazının üzerinden bir yıl geçti.
Başkanlık sisteminde “başkan”/ “tek adam” kuşkusuz kuvvetli konumdadır; ama kongre’de/meclis’te ağırlığı yoksa icraat yapma gücü sınırlıdır.
Kongre...