Kim ne derse desin…
Asker, polis, savcı, hakim ve kuşkusuz
Erdoğan, FETÖ’ye karşı zorlu mücadele veriyor.
Her sabah FETÖ elemanlarına karşı yapılan
operasyonlarla güne başlıyoruz.
FETÖ öyle bir “paralel devlet” kurmuş ki, kazı kazı bitmiyor!
Türkiye bu kez
sahiden bağırsaklarını temizliyor.
Bu meselenin adli/hukuku boyutu…
Peki…
FETÖ’nün “düşüncel çerçevesine” – “fikri
çözeltisine” karşı savaşım veriliyor mu?
– FETÖ gibi örgütlenen…
– FETÖ gibi parasal kaynaklar peşinde koşan…
– FETÖ gibi iktidar olmak isteyen…
Yani sözde değil, özde FETÖ’ye benzeyen…
Başka dini tarikatlar- cemaatler yok mu? Var.
Ama iktidar başına gelmeden
anlayamıyor!
Çünkü:
Atatürk’ün 1925 yılında, tekke ve zaviyeleri neden kapattığını hâlâ
kavrayabilmiş değiller!
“Ne ilgisi var” demeyiniz! İktisadi değil, kültür
temelli tartışmalar aldatıcı oluyor: “Batı hayranlığı”- “din
düşmanlığı” gibi gerçek olmayan önermeler kandırılmanıza sebep
oluyor.
Tarihle yüzleşmelisiniz:
Atatürk döneminde…
1924 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı
kurulmuştur.
1924 yılında 29 İmam Hatip Okulu
açılmıştır.
Hepsi milli bir arayışın;
dini, yobazlıktan
kurtarmanın sonucuydu.
Konuyu açayım.
Örneğin… Cumhuriyet, 600 yıl
sonra Şeyhülislam kurumunu neden kapattı?
“Osmanlı’yı din geriletmiştir” sözü yanlıştır. İslam’ı gericilik kaynağı olarak ele alırsak kendi tarihi mirasımızla aramıza kopukluk sokarız.
Osmanlı toplumu İslam yüzünden geri kalmamıştır; Osmanlı toplumunu geri bırakan unsurlar, aynı ortam içinde dini de geri bırakmıştır!
Eğer dini, gericili...