Yine şikayet…
Yine tekzip…
Yine yazıların kaldırılması kararı…
Yine davalar…
Yine duruşmalar…
Yine Silivri zindanı…
Sanırım bu kısır döngüyü yine yaşayacağım.
FETÖ döneminde yaşadıklarım tekrarlanıyor.
Dün FETÖ vardı bugün başka cemaatler var!
Yağmur gibi yağıyor mahkeme kararları!
Bu köşede…
27 Temmuz 2017 tarihinde “Artçı
Darbe” yazım yayınlandı.
Bu köşede…
31 Temmuz 217 tarihinde “Beş Taş
Oynuyorlar” yazım yayınlandı.
Tarih: 3 Ağustos 2017.
Türkiye gazetesinden Nuri Elibol avukatı
aracılığıyla, Ankara 2. Sulh Ceza
Mahkemesi’ne başvurdu. İki makaleye de erişim yasağı
istedi.
Aynı gün…
Mahkeme iki yazıya da erişim kararı verdi. Hakim, Nuri Elibol’un
“kişilik haklarına saldırı” diye değerlendirerek
yazılarımın “idam
fermanını” imzaladı.
Ne yazdım ki Nuri Elibol’un kişilik haklarını
ihlal ettim? Bilmiyorum… Yılların gazetecisiyim, okuyorum tarıyorum
kişilik hakları saldırısı bulamıyorum.
İki makalede genellikle sorularım var. Bu ülkede soru sormak suç
haline getirildi?
Nuri Elibol, “Yeni Darbeyi
Ulusalcılar Yapabilir” diye Türk Ordusu’nu
aşağılamasına kimse ses çıkarmıyor. Bu yazının neden yazıldığına
dair yorumum kişilik ihlali
sayılıyor!
Hakim tek cümle bile
göstermiyor kararında.
Bakın. Kişinin kıymeti, kalemin ucunda gizlidir, yazı onu
açığa vurur. Bunu bilen biri olarak niye hakaret edeyim? Kimseye
etmedim, etmem.
Fakat. Hakim de şunu bilmelidir:
Bir yazı, bir cümle, bir harf yazarın namusudur.
Yazının ölüm kararı alelacele verilemez.
O iki yazıyı neden kaldırdığını açıklamak zorundadır.
“Darbe” gibi böylesine önemli bir konuda, tek
tarafın şikayetiyle verilen hızla
kararın sorumluluğu büyük olur.
Bakınız…
Yazmak düşünmektir
Ben yazdım…
Nuri Elibol da bana yanıt verdi.
Dedi ki… “Yeni darbeyi ulusalcılar yapabilir”
yorumu ve tespiti ona ve gazetesine ait değilmiş! O tespit, mülakat
yapılan haber kaynağının kendi değerlendirmesiymiş!
Eski asker Elibol karşında çocuk mu var
sanıyor? YAŞ kararları öncesi bu manşeti atmanın
gizli hedefini anlamayacağımızı mı sanıyor? Bize gazetecilik mi
öğretiyor?
Ya Elibol’un hakaretleri… Beni “İsrail
kankalığı” ile suçlaması? Bunları 2 Ağustos’ta
köşesinde yazdı.Sonra da gidip beni şikayet etti!
Elibol’un benzer hakaretleri köşesinde duruyor. Benim hakaret
cümlesi olmayan yazılarım hakkında ölüm kararı verildi. Bu
adil mi?
Hakim niye araya giriyor? Bıraksın tartışalım…
Nuri Elibol’un eli kalem tutmuyor mu? Niye kaçak
güreşiyor; mahkemeye koşuyor, “durdurun şu yazıları”
diyor.
Biz bunu yaşadık arkadaş.
SÖZCÜ olunca…
Odatv olunca… Soner
Yalçın olunca… Karar belli!
Aynı FETÖ sürecini tekrar mı
yaşayacağız?
Bu ülkede… Dün FETÖ hakkında tek cümlemizle kendimizi hakim
karşısında
buluyorduk! “Fetullah” yazdığımız için
yargılandık!
Neymiş, “Fethullah” olacakmış!
Biz şerbetliyiz; geri adım atmadık, atmayız arkadaş.
Bırakın yazalım…
Kalem aklın dilidir.
Aklı öldürerek ülkeye zarar verirsiniz.