Balkan Savaşları…
Osmanlı, 500 yıllık topraklarından çıkmak zorunda kaldı. 1.5 milyon Türk yollara düştü…
Saraybosnalı Ali Haciç, hamile eşi ve beş çocuğu bu göçmenlerden idi…
Çileli yolculuğun son durağı Manisa oldu…
Salih Haciç bu zorlu göç yolunda, trende dünyaya geldi! Sekiz yaşında ayakkabı kunduracısının yanına çırak verildi. İzmir’deki dört yıllık askerliğinde mesleğini ilerletti; subaylara ayakkabı yaptı.
O artık zanaatkar idi. Mesleğini ilerletmek için 1936 yılında İstanbul’a göç etti. Eminönü’nden Beyazıt’a çıkan Mercan’da küçük ayakkabı atölyesi açtı. Yıl, 1938 idi.
Kadın ve erkek ayakkabısı yapıp sattığı 35 metrekarelik dükkanına “Hotiç” adını koydu. Dört yıl önce çıkan soyadı kanunuyla “Hotiç” soyadını almıştı çünkü…
Salih Hotiç, Fatma Remziye ile evlendi; ikisi kız altı çocukları oldu. Fatih semtindeki Bosna Apartmanı’nda çocuklar derinin kunduranın içinde büyüdü. Büyüdükçe hepsi babalarına yardım etti; mesleği çocukken öğrendiler. Kimi zaman -Serdar Hotiç gibi- falçatayla parmağını keserek…
Çocukların tatilleri köprü altında, semt pazarlarında terlik satarak geçti.
Zaman zamanı kovaladı…
Çocuklar büyüdü…
Altı çocuktan “dört numara” Serdar işin başına geçti; ve “modern” ayakkabı yapmak için İtalya’dan teknoloji getirdi; büyük atölye ve tasarım ekibi kurdu. Üretim teknolojisini, el işçiliğinin kalitesiyle birleştirdi…
1979’da Bağdat Caddesi’ne ikinci mağazayı açtılar. Ardından Caddebostan mağazası geldi…
Yıl, 1987...