TÜRKİYE yine gencecik evlatlarını kalleş bir teröre kurban verdi.
Aylardır böyle karanlık terör eylemlerinin olabileceği söylenip
duruldu; maalesef ki ülkeyi yönetenler dahil bazıları, bu sesleri
duymazdan geldi.
Oysa, Reyhanlı'da başlatılan kanlı süreç Cilvegözü'nde, Antep'te,
Niğde'de, Sultanahmet'te sürdürüldü; seçim öncesi HDP'nin Mersin ve
Adana il binaları ile Diyarbakır mitinglerinde patlatılan bombalar
da son kıvılcımlar oldu.
Ama yazık ki, 13 yılda istihbarattan emniyete, ordudan mülki
idareye çivisi çıkarılmış bir devletle karşı karşıya olunduğundan
katiller cezasız kalıyor; sorumluluğu paylaşıp özeleştiri yapan tek
bir devlet/siyaset temsilcisi de çıkmıyor.
İSTİSMAR DEĞİL UYARI
Çünkü onlar, her uyarıyı 'AKP/hükümet düşmanlığı' diye bastırmakla
meşgul.
Yanlış, yapanın yanına kâr kaldığı için de bedelini vatandaş
canıyla ödemekte.
Yine 'istismar' edebiyatı yapıldı, ama buna 'Yeter' deyip artık
konuşmak şart.
Şu Suriye politikasının mimarları, dönemin "Suriye'yi benden iyi
bilen yok, tam 62 kez gittim, sokak sokak tanırım" diyen Dışişleri
Bakanı Davutoğlu, iki-üç haftaya Emevi Camisi'nde şükür namazı
kılacağını savunan Başbakanı Erdoğan, Suriye uzmanı gösterilen MİT
Müsteşarı Hakan Fidan değil miydi, diye sormak zorundayız.
'Bu politikanız sınırı Peşaver'e çevirir' diyenlere sadece
küfredildi, ama üzgünüz ki hem öyle oldu hem de bu ülkenin
evlatları birbirini katletmeye başladı.
Ortadoğu'nun en güçlüsü ilan edilen, maddi/manevi her olanağı
katlanan istihbarat örgütü, baktık ki siyasi bir basamak haline
getirilmiş.
Kurumun başındaki kişinin asıl düşü milletvekili olmakmış ve bunu
sağlamak için bir partinin genel merkez, il, ilçe binalarında
siyaset yapmaktan çekinmedi.
Başaramayınca geri döndü, ama bu tutumu ile içeride de dışarıda da
o kuruma güvende ciddi erozyon yarattı.
Bu nedenle ki şu cümleyi kursam, 'Yok ya bu kadar da olmaz' diyen
çıkar mı?
"Saray'a göre hareket eden, Saray ister/istedi diye 7 Haziran'ın
hemen ertesi 292 muhalif milletvekilinin şeceresini çıkaran bir
istihbarat örgütü var artık."
Yazık ki kalleş bombalar patladığında ise o kurumun esamisi
okunmuyor.