TATİL öncesi yazımda, AKP-CHP koalisyon görüşmelerinde dananın kuyruğunun ağustosun ilk haftası kopacağından söz etmiştim.
Başlangıçtan beri yazdığım gibi, önceki koalisyon görüşmeleri ile bu seferki her açıdan farklılık taşıdığından 'yavaşlık' da tüm öngörüler altüst ediliyor.
'Yavaşlıkta' tam bir rekor kırıldı; Davutoğlu, görevi aldıktan tam 30 gün sonra nihayet Kılıçdaroğlu ile ilk ciddi koalisyon görüşmesini yapacak gibi.
Yani seçim olasılığına 15 gün kalmış, 45 günlük anayasal sürenin neredeyse tamamı bir görevlendirme ile bitirilip teamüller yok edilmek üzereyken.
Neyse, deyip bu akşamki yemekte neler olacağına bakalım.
'OLMADI' DEMEK İÇİN YEMEK GEREKMEZ
Bu bakışı da dünkü görüşmelerimden edindiğim izlenimlerle yapacağım.
Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nu akşam yemekli uzun bir görüşmeye çağırmışsa, "Artık koalisyon iradesini açıklığa kavuşturacak" diye bakmak zorundayız.
Yoksa, el ele dahi tutuşulmamışken sırf, "Kemal Bey, çok naziksiniz, istikşafi görüşmeler için bizi reddetmediniz; ama bir ay sonra gördüm ki biz bir araya gelemeyiz" demek için 'ayrılık yemeği' ısmarlayacağını düşünmek akılları zorlamak olur.
Diyeceksiniz 'Ama orası AKP', amenna; ama o, ne ciddiyet ne de nezaket olur.
Yok, böyle yapmayıp, "Kemal Bey, güzel görüşmelerimiz oldu, biraz daha ileri gitmemizde yarar görünüyor" demesi bekleniyor ki, normali budur.