KOALİSYON görüşmelerine rağmen ortada şöyle bir görüntü/kuşku var:
"AKP, 7 Haziran kararını beğenmediği milli iradeyi terörle
uslandırıyor ki, seçime gittiğinde kendisinden af dileyip yeniden
tek başına iktidar versin."
Allah'tan Bülent Arınç, 'hemen seçimin ülkeyi sevmemek olduğunu'
söyleyerek bu kuşku bulutlarını dağıtmaya çalıştı.
Arınç'ın bu sözleri AKP'nin görüşü gibi de okunuyor, ancak Saray'ın
söylem ve tutumları hâlâ tersi işaretleri vermeye devam ediyor.
Cuma günü, AKP ve CHP heyetleri buluşmuşken Saray'ın, "Koalisyon
olursa olur, olmazsa seçime gidilir" demesi de böyle izah
edilebiliyor.
ÜÇ ÖNEMLİ NOKTA
Şimdi bu sözün normal bir sürecin ifadesi olduğunu söyleyenler
çıkacaktır.
Ama eski koalisyon görüşmelerini yakından izlemiş ve o günün
görüşmecileriyle yeniden konuşmuş bir gazeteci olarak, üç önemli
noktaya işaret edeyim:
1- Görüşmeler 'koalisyon kuracağız' irade ve beyanı ile başlar;
samimiyetle yola çıkılır, son saniyeye dek kaza ihtimali ise hep
kenarda tutulur. Bugünse bir beyan dahi yok, 'bakacağız; olur mu,
olmaz mı' havasında yürünüyor. AKP heyeti de masada, 'Biz not
alıyoruz, liderler bakacak' havasıyla oturduğu sürece önemli bir
'ciddiyet ve güven sorunu' var, demektir. Böyle yürünemeyeceği
görülmeli. Bu konuda bazı uyarılar da yapılmış ve 'görüldü'
dedirtecek işaretler gelmiş gibi, ama izlemeye devam.
2- Görüşmeler öyle keyfe keder gitmez; kesintisiz olur, toplumu
oyalamadan en kısa zamanda sonuca ulaşılır ki ülke bir hükümete
kavuşsun. Hele de geçici bir hükümet savaş benzeri kararlar alma
durumuyla karşı karşıya ise.
3- Cumhurbaşkanları koalisyonu özendiren, kolaylaştıran tutum alır.
Koalisyonun kurulmaması yönünde tek bir beyanda dahi bulunmaz.