TERSTEN işleyen koalisyon görüşmelerinde, önceki akşam iki liderin yemekli buluşmasıyla nihayet başa dönüldü gibi.
Şimdiye dek koalisyon görüşmeleri 'biz ortak olacağız iradesi'
ile başladı, liderler genel çerçeveleri çizdi, kadroları da
detaylarda uzlaşmayı sağladı.
Bugün ise tam tersi süreç işletildiği, 'irade' 32 gün sonra görünür
gibi olduğu için 'başa dönüşten' söz ettim.
Oysa, terör ateşi ülkeyi yeniden kavurur hale gelmişse bu yöntemle
bir hükümet arayışını anlamak mümkün değil.
Umalım ki bu işin olup olmayacağı bu hafta sonu kesinlik kazansın,
Türkiye önünü görebilsin ve şunu da herkes kulağına küpe
yapabilsin:
Yeni bir seçimde kazanan hangi parti olursa olsun (AKP de rüya
görmesin) kaybeden Türkiye olacaktır.
RESTLEŞMEYE RAĞMEN MASADA KALINDI
Geçelim önceki akşamki yemekten yayılan havaya.
Pazartesi günü, CHP'nin 'bir koalisyon iradesi' görmemesi halinde
işi uzatmak istemeyeceğini yazmıştım; anlaşılıyor ki o iradenin
varlığı hissedildi.
Bunda o günkü terör saldırılarının, Devlet Bahçeli'nin, "Bu ortamda
seçim olmaz, AKP-CHP hükümet acilen kursun" demesinin da etkisi
olabilir.
Bunlardan bağımsız, buluşmada Davutoğlu'nun önerdiği 'kısa süreli
reform' ve 'seçim süreçli' iki hükümet modeli Kılıçdaroğlu'ndan
onay bulmayıp aksine '4 yıllık reform hükümeti' alternatifiyle
karşılandı.