SEÇİMDEN önceki son yazım olduğu için manzarayı özetlemek isterim.
Ülkenin hiç ihtiyaç duymadığı bir seçime sürüklendiğini, sorun çözme iradesi yerine emek, zaman ve kaynak kaybının yeğlendiğini söyleyip durduk.
Şimdi seçmen kararını verecek, ama ülkede 7 Haziran’dan bu yana olumlu/sevindirici yönde bir değişim yaşanmadığını üzülerek görüyoruz.
Yaz aylarına rağmen işsizlik yüzde 9.5’i, enflasyon 8.5’i geçti; dolar ve Avro 3 TL’yi aştı; ülkenin dev şirketlerine kayyum atandı, baskınlar yapıldı.
Maalesef, terör zirve yaptı; PKK yeniden acımasızca kan akıtırken, ‘reaksiyon hareketi’ diye bakılan IŞİD yüzlerce vatandaşın canını aldı, polisleri şehit etti.
EN AVANTAJLISI CHP
Bu şartlar altında ülkeyi seçime götüren AKP, tek başına iktidar hedefliyor; 7 Haziran’da ‘hata yaptı’ diye baktığı vatandaşın hatadan döneceğine inanıyor.
Pazar gecesi saç öne dökülecek, ama AKP bazı şeyleri görmeli.
‘Başkanlık rüyası’ kesin bitti, tartışmasız tek başına bir iktidar da yok artık.
Ya milli iradenin ‘tek başına yönetemezsin’ talimatını alacak, koalisyona razı olup gücü paylaşacak ya da zor şartları kabullenecek.
Hem de 13 yıldır ilk kez parçalanmış, en güçlü isimlerinin en sert eleştirileri yaptığı, kendilerini dışlanmış hisseden geniş bir kadronun iç hesaplaşma için 2 Kasım’ı beklediği koşullar altında.
Testi sağlam kalır mı göreceğiz, ama üzerindeki kırık izleri net artık.