MHP'nin Ankara mitingi, 7 Haziran öncesindekine oranla ciddi ölçüde zayıftı.
Evet, bodoslama girdim ve katılımdaki zayıflıkta ihbarların etkisi var mı, yok mu bilmiyorum; ama seyrek topluluk arasında dolanırken dahi Devlet Bahçeli’ye yönelik kırgınlığın izlerini görünce tablo netlik kazanır gibi oldu.
Bahçeli de bunun farkında sanki, savunma konumunda kaldı;
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve Bülent Arınç’dan
alıntılarla koalisyon kurulamamasının sorumluluğunun AKP’de
olduğunu kanıtlamaya çalıştı.
Ayrıca, AKP-CHP görüşme trafiğinde sonucun önceden belli olduğunu
anlatıp, CHP’yi ilkesiz, AKP’nin dizinin dibine oturmakla
eleştirdi.
ALANDAN BİR SES
Bahçeli, bir savunmayı da ‘oyları düşüyor’ iddiaları üzerine
yaptı.
Bunu algı operasyonu diye niteleyen Bahçeli, yapanların 1 Kasım
günü rezil rüsva olacağını anlattı; ama bu konuya girmesi doğru mu,
kuşkuluyum.
Tabii ki Bahçeli, sadece savunma yapmadı, AKP’ye her zamanki gibi
çok sert ifadelerle yüklenirken, diğer partileri de ihmal etmedi.
Diplomatları rehin alan, Süleyman Şah Türbesi’ni bombalayan IŞİD’i
Davutoğlu’nun nankörlükle suçlamasını, ‘öfke ürünü’ göstermesini
diline dolamış.
“Esad nasıl ki bir günde ESED oldu, IŞİD de bir günde DAEŞ oldu”
dediğinde yoğun alkış aldı.