'Bin Yaşa Gazi Paşa' Büyük zaferden sonra Ankara istasyonu
Arada bir tarih yazmasını seviyorum. Denk düştüğünde. Yalnızca Cumhuriyet tarihi de değil. Öyle bir birikimin üzerinde oturuyoruz ki... Kimileri gibi Malazgirt’le başlatmak bile bir cinayet olur. Şu sayfada gördüğünüz Efesli Artemis size benzemiyor mu. Koşun! Ey bu yazıyı okuyan kadınlar. Aynaya bakın. Yanyana durun. Benzemiyor musunuz?
Amma...
Şundan da nefret edecek hale geldim artık. Her taşın altından bir Atatürk çıkarmak. Zaman zaman ne yazık ki “yalan” “uyduruk” öyküler bile yazıyorlar. “Ne müthiş, olağanüstü bir adamdı...” Ulaşılmaz! Ama bugüne uyarlanacak elbette. Bazı “batanlar” törpülenecek. Ağlamaklı, sesini titreterek anekdotlar... istenen şerbeti veren “okuyucular.” Tarihçi demek haksızlık olur. “Popüler”... vıcık vıcık. Bilimsellikten, nesnellikten uzak. Yüzeysel, yalan yanlış, dipnotsuz, salla gitsin.
Bu ne?
Geriye bak. Ağlaş, oynaş. Aman sakın ileriyi görme. Geleceği tasarlama!
Ya da geçmişin gerçek bilgisinden, yaratıcı geleneğinden, deneyiminden vazgeçir şu milleti! “Ah şu Türkleri tarihlerinden koparmamız gerekir” türünden CIA fetvalarını anımsayınız. “Resmi tarih” propagandacıları da onların yandaşları. Her başardığımız ve başaracaklarımız konusunda şüphe yaratma gayretinde. Başka türlü nasıl boyun eğdireceksiniz bu millete.