Berlin Havaalanı’nda gazeteleri okuyorum. Hemen şöyle bir kabardım. Ben de mi bir terslik var bilmiyorum. Ne zaman buralara gelsem havalanıp dönüyorum. Ama haksız mıyım... Alman Alman dersiniz... İlkinden başlayayım. Berlin başkent artık. Komik bir havaalanı var. Derme çatma gibi. Bizdekileri yapan mimarlara da iki çift sözüm var ya, sonraya bırakıyorum.
Şimdi Almanya’dan bakıyoruz.
15 yıldır inşaatı süren bir meydanları var. Bitmeyen... Rakamlar, harcanan paralar, rüşvetler, sokağa dökülen giderler... Bir söylediler dudağım uçukladı... Yıkıp yenisi yapılsa daha ucuza gelecek. Bir türlü denetimden geçmiyor. Vatan Partisi’nin Berlin temsilcisi genç bir mimar arkadaşımız, Almanya temsilcisi siyaset bilimci. İkisi de bir ağızdan bir anlatıyorlar şaşırıp kalırsınız...
Ha hakkını verelim.
Bizde olmayıp da onlarda olanın...
Belediye Başkanı yenilerde bu nedenle istifa etmiş.
Neyse esas kabarma nedenime geliyorum.
Bu leblebi çekirdek.
Biz Almanya’dayken Beşiktaş-Leibzig maçı oynandı.
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde bir yazı. Onu okuyorum.
Türk Dersi. Leibzig’in, Beşiktaş’tan öğrenmesi gereken nasıl zafer kazanılacağıdır.
“Çarşamba akşamı Leibzig’te hırslı bir futbol kulübünün eşsiz bir başarı ve yükseliş öyküsü sahneye konuldu.”
Ondan sonra Şenol Güneş’i ve Beşiktaş takımını anlatıyor büyük bir hayranlıkla. Güneş’in 2015’te göreve geldiğini, yedi yıl sonra takımı şampiyon yaptığını, Avrupa’da bir varlık gösteremezken nasıl bu şampiyonlar liginde ilkleri başardığını aktarıyor.