Eşimle ikimiz basın emeklisiyiz. O zaman gerekli yaşımızı tamamlamıştık. Benim sigortalı çalıştığım gün sayısı tutmuyordu. Genellikle çalıştığım yayın organlarında hep kaynaklarımızı okuyucuya daha iyi hizmete ayırmak zorunda olduğumuz için bizim sigorta parasına, hatta aylıklarımıza para kalmazdı.
Liseyi bitirdiğim sıra bir süre bir işte çalışmıştım. İlk sigortalı başlama yılım erken, dolayısıyla süre tutuyordu. Üçün ikisini yerine getirdiğim için en alt dereceden emekli oldum. Hep onunla geçinmeye çalıştık. Karşılıksız emekle uzun yıllar çalıştık. Şimdi bu tür emek, özellikle 12 Eylül’ün değer yargılarına yaptığı en önemli tahribattan, “Benim memurum işini bilir” “Özal döneminden sonra” “vah vah, yapma yahu…”, diye karşılanıyor. Oysa karşılıksız emeğinizi milletinizin refahına ve geleceğine sunmak herkesin mutlaka tatması gereken bir mutluluk kaynağı.
Şuna benzetsem çok mu sıradan olur… olsun… Hani çok sevdiğiniz bir yemekten, şeker, çikolatadan aksırıncaya, tıksırıncaya kadar… çok yersiniz… yersiniz… ne olur… başta güzel ama sonra mideniz bulanır… sindirim sisteminiz bozulur… çıkar gider… Oysa ihtiyacı olan başkasıyla paylaştığınızda, “hımmm sağol…” demesi var ya… işte başkasının mutluluğundan doğan yüzünüzdeki ve yüreğinizdeki o doygunluk ifadenizi aynadan bir yakalayınız! Müthiş bir duygudur. Toplumun ilkel insan döneminden kapitalist-emperyalist döneme kadar size yüklediği o kirden pastan kurtulma, arınmanın güzelliği yüzünüze, bütün bedeninize yansır.
Biz hep sağlıklı beslendik, sağlıklı giyindik. Biz büyük bir ailenin üyeleriyiz, yediğimizi, içtiğimizi, giydiğimizi paylaşıyoruz. Hatta ille ben yemeyeyim sen ye, ben giymeyeyim sen giy ısrarıyla. Pek keyifliyiz.
Hâlâ çalışıyoruz. O kadar alışmışız ki çalışmadan dakikalar geçirmek bile bizi rahatsız ediyor. Arabada giderken Doğu Perinçek biriken telefonlarına yanıt verir, ikimiz aynı anda konuşamadığımız için ben de tıkır mıkır ya yazı yazarım ya mesajlara yanıt veririm.
Ama bizim Can’ın en kızdığı şeydi. Film ya da haber seyrederken çat çat ceviz ya da fındık kırarım, fasulye ayıklarım. Sessizce avuçlarımın içinde yapmaya çalışıyorum ama haklı çocuk.