Çin Halk Cumhuriyeti’nin 70. Yılı Kutlamaları kapsamında “Çin -Türkiye Dostluk Konseri düzenlendi. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde Wang Yang çaldı. Şef Can Deliorman. Yang’ı canlı dinlemek keyifti. Hele Türkiye Cumhuriyeti’ni ve kadınını temsilen diyelim, Başkemancı Jülide Yalçın’la birlikte izlemek ayrı bir duygu. Konserden sonra Yalçın’a hem sanatıyla hem de kişiliği ve görselliğiyle yaşattığı mutluluk ve onur için ayrıca teşekkürlerimi sundum.
Wang, dünyanın ve Çin’in önemli genç piyanistlerinden biri. Uluslararası ödülleri, Chopin, Rahmaninov, Prokofiev, Sarı Nehir piyano konçertoları gibi çok sayıda solo albümleri var. Wang Beijing’te Yasak Şehir’de konser veren ilk piyanist. Çok yönlü genç bir sanatçı. Yeşil Çin elçiliği de yapıyor, bazı markaların marka yüzü, Sincian’daki Krater Gölü doğal manzarasının imaj elçisi olarak ödül almış. Film müzikleri de yapmış, kendisi de başrolde oynamış. Yunnan Büyük Tiyatrosu ve Henan Poly Tiyatrosu’nun onursal sanat yönetmeni, Hainan Senfoni Orkestrası’nın sanat yönetmeni. Üniversitelerde ders veriyor. Çinli sanatçıların yetişmelerini destekliyor, dünyada konserler vermelerinin önünü açıyor.
GELENEKSEL BİRİKİMLE SOSYALİZMİN BİLEŞİMİ
Çin’de de konserlere gittim. O sıralar sahnelenenler daha çok eski, geleneksel sanatın örnekleriydi. Müthiş bir görsellik. İncelikler, imgeler, göndermeler... Olağanüstü binlerce yıllık kat kat oluşmuşluk ve derinlik... Ancak benim için seyirlik. Feodal dönemin sanatı mimarisinden tiyatrosuna müziğine, Doğu’da da Batı’da da beni çok sarmıyor. Dışında kalıyorum, içselleştiremiyorum. Belki de o görsellik ve ezgiler hele şu sıralardaki siyasi ve toplumsal heyecanımla bir iletişime geçemiyor...
Ama Çin’in 1949 Devriminden sonra öyle yapıtları var ki. Doğal
olarak eskiyi yıkarken biraz sallan, yuvarlan olmuş ama sonra öyle
bir temele oturmuş ki... O binlerce yıllık derinlerde kökleri olan
kültür ve sanatın birikiminin üzerinde o devrimcilik, millicilik ve
halkçılık, yenilikçilik yükselince ortaya bu bileşimden ve
buluşmadan bambaşka bir enerji ve renk çıkmış.
Batı’nın emperyalist kültürü fırsatını bulduğunda, en ufak bir
çatlak ve aralık bulduğunda hemen sızıyor. “Popüler kültür” denilen
bir ucube oluşturmaya çalışıyor. Çin oradan da geçti,
geçiyor.
Son dönemde ise Şi Cin Ping siyasetleri her alanda milli demokratik
devrimi geliştiriyor. 70 yıl sonra bütün bu deneyimlerin ve
mücadelelerin de üzerinde başka bir enerji, renk ve güzellik
çıkacaktır.
GEL DE HEYECANLANMA