1936 yılbaşında Afet İnan, İsviçre’den üniversitede ilk sömestrini bitirmiş yurda dönmüştü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin açılış programı hazırlanmaktaydı. Maarif Vekili Saffet Arıkan, o sırada Türk Tarih Kurumu Asbaşkanı olan Afet İnan’a ilk dersi vermesini teklif etti. Afet Hanım, Cenevre Üniversitesi’nde öğrenci olarak gönderildiği için ilk başta, yeni fakültede profesör unvanıyla ders vermekte tereddüt eder; ama Atatürk ısrar eder.
Atatürk, daha önce de konuşmalarında sosyal bilimlerde, özellikle tarih konusunda safsataya karşı bilimsel bakışın yerleşmesi için çok emek vermiştir. Batı merkezli görüşlere karşı gerçeklere dayanılması, gençlerimizin millî bilinç ve güvenle yetişmesi için bir mücadeleye önderlik etmiştir. Tarih ve dil alanındaki çalışmalara özel önem vermiştir, kendisi de bizzat çalışmıştır.
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bu amaçla kurulacak bir “bilim yeridir.”
Afet İnan’a konuşması için bir metin yazdırır, sonra üzerinde düzeltmeler yapar. İlk şekli şöyledir:
“Yarın bizi saran tabiat unsurları içinde, binlerce ve binlerce sene evvel söylenmiş sözleri, olduğu gibi toplayıp tespit etmek imkânına elbette varılacaktır. Tabiatın bugün için esrar dolu sinesine gireceği muhakkak görülen insan zekâsı, beklenilen hakikatleri ortaya koyacaktır.
“Yine bu insan zekâsıdır ki, beklediğimiz neticeyi elde etmemiş olmakla beraber, bugünkü araştırıcı zekâları tatmin edecek ve tarihi aydınlatacak yeni metotlar ve ilimler bulmuştur.