Türk kadını, Orta Asya’dan kopup gelen eşitlikçi kabile toplumunun,
Dedekorkut hatunlarının,
Dokuz Oğuz’a beylik etmiş kadınların, antlaşmalara hükümdarla birlikte mühür basan Hitit kraliçelerinin,
kişilikli Sümer ve adı hâlâ birçok türbe, medrese ve hastanede yaşayan Selçuklu kadınlarının,
İslamiyet’in devrimci geleneklerinin ve imparatorluklar yıkmış, imparatorluklar kurmuş bir kültürel birikimin o eşsiz mirasıyla olduğu yerde duramazdı.
Hakları için mücadelede 1800’lerde Tanzimat’la aralanan dar kapıdan geçti.