Sporcu olmak kolay değildir.
Sporda başarılı olmak kolay değildir.
Özveri ister.
Çok emek ister.
Yoğunlaşma ister.
Dikkat eğitimi ister.
Zekanızı geliştirme gayreti ister.
Nelerden hoşlanacağınız nelerden hoşlanmayacağınızı iradenizle
belirlemek ister.
Yaşam disiplini ister.
Her istediğinizi her zaman yapma özgürlüğünüzden vaz geçme,
tercihte bulunmak ister...
Hatta bazen küçük Pamir’i bir buçuk ay otel odalarında büyütme
yaratıcılığı ister...
2019 Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda Avrupa
ikincisi olan A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın oyuncularından Naz
Aydemir Akyol 10 aylık Pamir’in annesi. “Annelerin evde oturmasına,
çalışmamasına gerek yok. Kadınlar güçlü. İsteyen kadınlar her şeyi
yapabilirler.” diyor; çünkü hedefi büyük:
“Atatürk’ün kızları olarak göklere çıkardığımız bu bayrağı hiç
indirmeyeceğiz!”
“Ben inanıyorum ki geçtiğimiz 21 gün boyunca birçok kız çocuğunun
yollarına ışık tuttuk. İlham olduk. Hepsine sporun bir yerinden
dokunabildiysek ne mutlu bize. 2003’te ablalarını izleyerek büyüyen
nesil şimdi 2019’da Avrupa ikincisi oldu. Umarım bizleri izleyerek
voleybola başlayan genç nesil bayrağı devralarak şampiyon
olurlar.”
“Gençlerimizi spora ve sanata yönlendirebilirsek daha bilinçli bir
toplum yaratırız. Türkiye’de bilgiye dayalı yorumlar yapılmasını
sağlarız.”
“Sporda da kadın cinayetlerinde de çocuk tacizinde de aynı şey. Bir
şey popüler oluyor ve sonra kaybolup gidiyor. Umarım biz
başarımızla insanları bilinçlendiririz. Bunun için aşağıdan
başlamak gerekir.”
“Spor kültürünü oluşturmak için çocukları eğiterek başlamak
gerekiyor. Gençlerimizi spora ve sanata yönlendirebilirsek daha
bilinçli bir toplum yaratırız. Türkiye’de bilgiye dayalı yorumlar
yapılmasını sağlarız.”
SULTANLIK VE PADİŞAHLIK YAKIŞMIYOR Kİ
Onlar filenin kaplanları.
Erkeklere padişahlığı yakıştıramadığım gibi...
Onlar aslanlar! Doğrudur.
O pırıl pırıl genç kızlarımıza “sultanlığı” da hiçbir zaman denk
bulmadım.
Dilim hiç o tanıma dönmedi.
Yüzlerini maçta gördünüz. O gözler!
Bedenleri!
Yay gibi...
Gerçekten onlar filenin kaplanları.
DİYARBAKIR’DA 10 SPOR SALONU
Ekrana kilitlenmişken ben ne hayaller kurdum biliyor
musunuz...
Aklım ve yüreğim bir yandan da Diyarbakır’daydı.
“Eğer” dedim, “benim o güzelim Diyarbakır’ımda 10 tane spor salonu
olsaydı...”
Oralardan şampiyonlar çıksaydı... Dağa çıkarlar mıydı... bombalara
sarılıp kendilerini ve takım arkadaşlarını patlatma “emirlerini”
dinlerler miydi... Başka ülkelerin bayrağını kafalarına takarlar
mıydı!
Şampiyonalarda vatanlarının bayrağını daha yükseklere
taşıyamadıkları için gözyaşı dökerlerdi.
Maçtan sonra bebesinin boynuna madalya taktığı için en mutlu analar
olurlardı.