Prof. Dr. Mete Atatüre, Cambridge Üniversitesi’nin ünlü Cavendish Laboratuvarı’nın Bölüm Başkanlığı’na getirildi. Laboratuvar geçmişinde birçok önemli bilimsel buluşa ve 30 Nobel ödüllü bilim insanına ev sahipliği yapmış. Atatüre, ışık seviyesinin gürültü ölçümünü yaptığı için “İmkânsız denileni ölçen” fizikçi diye anılıyor.
Bilkent Üniversitesi mezunu. Sonra Boston ve Zürich. 2007’den bu yana 15 yıldır Cambridge’de.
İlk başta anne ve babasının etkisiyle “sanatla bilim”, “duyguyla düşünce” arasında gidip gelmiş.
Nasıl fizikçi olmuş?
Kendisiyle yapılan bir söyleşide aktardığına göre,13 yaşındayken babasının işi nedeniyle gittikleri Amerika’da ortaokuldaki fizik öğretmeni onu etkilemiş. Öğretmenin verdiği kitaplarda sadece fizik problemleri değil, 2. Dünya Savaşı’ndaki ilk nükleer silahların geliştirildiği Manhattan projesi, projenin başında olup sonra nükleer silahlanmayla karşı mücadele veren Robert Oppenheimer’ın hayatı gibi konular da varmış. Fiziksel kavramların bir öyküsü olması ilgisini çekmiş. Neden fizik? Bir ülkenin gelişiminde temel bilimlerin yeri önemli. Fizik okuyunca mutlaka akademisyen olmak gerekmiyor. Örneğin Cambridge’te fizik bölümünü bitirenlerin yarısı başka mesleklere yöneliyormuş. Finanstan yöneticiliğe birçok iş kolunda problem tanımlayan ve çözen kişiler olabiliyorlar.
Kendisi de ders anlatırken “Öğrettiğini varsaymayan bir hoca” olduğunu söylüyor. Yol gösteren. Özne o değil, öğrenci. Ayrıca bir denklemin hangi şartlarda, hangi zamanlarda ortaya çıktığını anlatmak, o denkleme daha bir anlam kazandırıyor. Başına getirildiği Cavendish Laboratuvarı’nı “sorgulama ve meydan okuma dürtüsüyle hareket eden harika bir bilimsel keşif yeri” olarak tanımlıyor. 48 yaşındaki genç bilim insanı Prof. Dr. Atatüre, göreve geldikten sonra yaptığı açıklamada şöyle diyor: