Bu yıl umut doluyum.
Yeni bir tarih yapacağız.
Nereden biliyorum?
İşte aşağıdaki 1581'de çizilen haritadan biliyorum.
Nâzım'ın dediği gibi:
“Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.”
Bu millet bizim.
Ondan biliyorum.
Ayrıca...
Tarihten biliyorum.
MASUM VE MAZLUM MİLLETLER HEMDERTTİR
Hadi, gelin birlikte gidelim. Sizi 1922 yılının bir yaz akşamında verilen ziyafete götüreyim. 7 Temmuz. Sovyet Büyükelçisi Aralof, İran Büyükelçisi “Mümtazüddevle İsmail Han” şerefine davet veriyor. Mustafa Kemal konuşma yapıyor. Fevkalade memnun. Sohbet haz verici. Önce Aralof'u kutluyor: “Daima Doğu'nun masum ve mazlum olan milletlerinin hissiyatını temsil eden insanları bir araya getirmek ve onları dertleştirmekle pek büyük bir vazife yapmaktadır.”
Çünkü “Hemdert olanlar yekdiğerini arar ve bulurlar. Aynı samimiyetle mütehassis olan arkadaşlar, aynı samimiyetle mütehassis olan milletlerin temsilcisi olarak epey zamandan beri burada bulunuyorlardı. İçimizde hakikaten büyük bir boşluk vardı; o da İran milletinin temsilcisinden mahrumiyet!”
Bugün onu da başarmışız. Çok bahtiyarız.
Neden özel bir önem veriliyor?