Bazen insanların ağzına bir sakız veriliyor. Herkes cak cak
aynısını çiğnemeye başlıyor. Bir durup düşünmüyor.
Domates... biber... patlıcaan...
Fiyat sonuçta içinde barındırdığı emeğe göre belirlenir. Bu
mevsimde patlıcan turfandadır. Domates, biber de öyle.
Seranın camından, döllenme, ısıtma, sulama vb artı maliyetini
hesaba katmalı. Üreteci bunu bilir, giderleri de göze alır, ona
göre üretir.
Burada esas olan geçen yılın fiyatlarıyla
karşılaştırmadır.
Bu karşılaştırmayı doğru yapabilmek için birçok başka veri de
kullanılmalı.
Örneğin bu yıl kar, sel, hortum etkisini de hesaba katılmalı.
Karnıbahar, pırasa, ıspanak, havuç, portakal vb fiyatları ... Kış
meyve sebze fiyatlarını karşılaştıralım. İşte gerçek eleştiri
oradan olacak.
Ekonomistler bilmiyor mu?
Biliyor ama seslerini çıkarmıyor.
AKP’ye vuranlar ve vurmayanlar biçiminde ayrıma dayalı bir görüş
bildirme olmaz.
Yanlış yerden vurunca arada olan turfanda sebze üreten üreticiye
oldu. Marketler alımı kesti. Oysa mevsiminde ürettiklerinden doğru
düzgün kazanamayan üretici, girdiler de enflasyon nedeniyle aniden
çok arttı, tohumu, gübresi, mazotu... turfandadan kâr etmeyi
düşünüyordu.
FAHİŞ FİYATA CEZA YETER Mİ
Hükümetin yorumu ve çözümü ne?
Bakan Pakdemirli, çok “ilginç” (!) bir öneride bulunmuş:
“Vatandaş bakacak, mevsimi olmayan meyve sebze pahalıysa mevsime
göre tüketim yaparsa ürünlerde dengeleme oluşacaktır”
“Hangi market ucuzsa ürünleri oradan almaya yönelirse fiyatlar
dengeye ulaşır. Fahiş fiyat varsa gerekli cezaları kesiyoruz. Sebze
meyve gıda artışları düşük olur. Yıl içerisinde birbirini
dengeliyor. Enflasyona olan olumsuz katkıları şu an için öyledir,
ancak geçen yıl, ondan önceki yıl, ondan önceki yıl da
öyleydi.”
Çözüm bu mudur?
Çözüm üretimin önünü açmak. Üretimi desteklemektir.
Üreticiden tüketiciye ulaşımında maliyetleri düşürmektir.
Bir ara da onlar günah keçisiydi.
Kabahat tüccarda!
Kabahat toptancıda!
Kabahat marketçide!
Valla billa borçlanma ekonomisinde değil!!
YEDİKULE MARULLARI TRAKYA’NIN ISPANAKLARI
Örneğin mazot fiyatı. Örneğin demiryolu ulaşımı. Kentlerin
etrafındaki tarım alanlarının imara açılıp yağmalanması. Yanlış
kentleşme... Benim çocukluğumda “Yedikule marulu gibi göbekli” ya
da “yağlı” derlerdi. Türkçe’de böyle benzetmeler vardı. Hala
gözümün önünde. Yıkanınca boncuk boncuk su damlacıkları marul
yapraklarının üzerinde kalırdı. Yedikule iki durak ötemizdi.
Babamın hastaları vardı oralarda. Bostanlarına giderdik, mevsiminde
enginar, marul, dut, incir toplardık kendi ellerimizle... Hadi
Yedikule, Bostancı artık olanaksız diyelim. Ama Trakya’nın o
güzelim verimli tarım topraklarına ne oldu?
Hatta hâlâ ne oluyor??
Sebze ve meyvesiyle İstanbul’u beslerdi.
Oralar bile neredeyse bir at arabalık uzaklıktaydı.
Sonraları kamyonet...
Üreticiden tüketiciye uzaklıkta.
Yalnızca o da değil.
İşin ufacık bir ucundan tutmayacaksın. Dört köşesine sağlam
yapışacaksın.
1950’LERDEN TERÖR BELASINA
Kente göç çok yüksek. 1950’lerden bu yana giderek arttı. Neden? O
da bir rastlantı değil. Anlamlı bir tarih. Anlamlı bir dönemeç.
Üretimden, tarımdan, hayvancılıktan uzaklaştırıldık; tarımsal
gelirler azaldı; maliyetler yükseldi; işsizlik arttı; kan davası,
kız kaçırma ilişkilerinin dayandığı feodal yapıyı çözemedik; hele
de son yıllarda terör belası büyük göçlere neden oldu...
Kentler şişti.
Etrafını ezdi geçti.
Gazeteci İsmail Saymaz’ın haberinde okudum:
“Bayrampaşa’daki kaçak tekstil atölyesinde yangın çıkmış.
Sigortasız çalıştırılan ikisi çocuk, üç işçi can vermiş. Bir çocuk
yoğun bakımda... İşçilerin Bitlis Mutki’de yaşayan aileleri
işverenle aynı aşiretten oldukları için şikayetçi olmayacaklarmış.
‘Tabii ki insan bilerek yapmaz. Vallahi kaderdir. Onun da anası
babası perişan’ demişler. Yaşamını yitiren Cuma Çiftçi’nin abisi
Seyfettin 7 kardeş olduklarını, hayvancılıkla geçindiklerini, Sason
İmam Hatip Lisesi’ni terk eden Cuma’nın işsizlik nedeniyle iki yıl
önce İstanbul’a gittiğini söylemiş.
CUMA ÇİFTÇİLER NASIL YAŞAYACAK
Kimbilir şu İstanbul’da, İzmir’de, Mersin, Adana’da kaç tane çok
daha acıklı böyleleri yaşanıyor.
Nasıl önleyeceğiz?
İnsan artık sormasına utanıyor, ama o da sonuçlarından ve
nedenlerinden biri...
Nasıl ucuz meyve sebze yiyeceğiz?
Yok “market market dolaş ucuzunu al”, “mevsiminde ye, turfandasını
yeme” çözüm mü?
Koskoca bakan! Koskoca hükümet! Koskoca devlet!
Bu mudur?
Önümüzde yerel seçimler var. Partiler yarışacak. Soyadlarıyla
değil, çözüm önerileriyle.
Dinleyeceğiz.
Ben şimdi soruyu İstanbul’dan az daha öteye taşıyacağım. Cuma’lar
ölmesin diye... Anaları babaları perişan olmasın diye... Hesapları
sorulabilsin diye... O “Çiftçi” soyadını boşuna almamış olmasınlar
diye....
Kesin çözüm arıyorum.
Taşlı yollar Ankara’ya çıkıyor.
Türkiye’yi yeniden üretim ekonomisi sürecine sokacak bir Ankara
istiyorum.
MİS GİBİ BİBERLİ MENEMENLİK DOMATES
Üretim planlaması yapacak bir irade gerekir. Bu yıl para etti
ekelim. Etmedi ekmeyelim.
Toprağın bilinçli kullanımı... Gübresi, suyu, elektriği, ilacı...
hem verimi artıracak hem zararlı olmayacak... bilgilendirme...
devlet kurumlarının hizmet vermesi.
Tarım sanayi. Fındığı biz üretiyoruz. Ama işlemiyoruz. İşlenmişini
dünya para verip ithal ediyoruz. Belçika, İsviçre çikolatası
armağan gelecek diye bakıyoruz. Ispartamızın gül yağı öyle.. En
pahalı parfümlerde kullanılıyor.
Domates. Mevsiminde salçası, doğranmışı... menemen için olanı mis
gibi biberli. Kurusu meze. Beceremeyene hazırı, yağlı
sarımsaklı... Domatese sıfır gümrük yerine!!
O ooo.... neler neler....
Heybemiz dolu.
Tutmayın bizi.
Hele şu belediyelerden bir başlayalım.
RUBİN'E YANIT RİZE'DEN
ABD’nin psikolojik savaş elemanı Michael Rubin, geçen günlerde sosyal medya hesabından, “Erdoğan rejimi ile ilgili bir çok şeyin yanlış gittiğini AKP trollerinin ve rejim gazetecilerinin bilimsel analizleri tehdit olarak algılamasından anlayabiliyoruz” diye yazdı. Rubin’e yanıt Rize’den geldi...
İstanbul Bayrampaşa’daki üç katlı tekstil atölyesinde çıkan yangında Hakan Güneş (15), Yakup Yıldız (17) ve Cuma Çiftçi (22) zehirlenerek can verdi. Ümit Güneş (16) ise son anda kurtarıldı. Üç genç Bitlis’in Mutki ilçesindeki köylerinde toprağa verildi.
2018'DE HER GÜN DUA ETTİKLERİNİ SÖYLEYENLER
(Yüzde)
Afganistan: 96
Nijerya: 95
İran: 87
Endonezya: 84
Hindistan: 75
Pakistan: 67
Brezilya: 61
Türkiye: 60
Amerika: 55
Japonya: 33
İsrail: 27
Kanada: 25
İtalya: 21
Rusya: 18
Franse: 10
Germany: 9
UK: 6
China: 1
(Pew Research)