Türk devleti büyük bir gelenekten geliyor. Müthiş bir devlet yapısı ve gelenekleri var. Bu toprakların kültür sanat mirasına hiç girmiyorum.
Öyle yüklü bir kültürel gen taşıyoruz ki…
Hele de kadınları.
Öyle bazı küçük hanımların “sahne performanslarına” alkış oyuncak malzemesi olacak türden değil.
Bu tarzı çok rahatlıkla sundukları onların bedenlerine de yakıştırmayız.
Birileri zaten tetikte.
Ellerini ovuşturup duruyor. İttiriyor arkadan, sahneye atıyor.
Malzeme olmak kimseye yakışmaz.
YÜZYILLARIN GELENEKLERİ
Bu devletin temelinde din adamlarının yetiştirilmesinde de yüzyılların gelenekleri vardır.
Halkın içinde yaşayanları çok değişik kişilerin deneyimlerinden de bizzat dinledim.
1908 Devrimi’nden sonra 1913’te imam ve hatiplerin yetiştirilmesi için açılan, en son Medresetü-l Eimmeti vel Hutaba ve Medresetü-l Vaazin birleştirilerek Medresetü-l İrşad adını alan okullar var.
Cumhuriyet Devrimi’yle yeni yapısına kavuşmuş. 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun din görevlilerinin eğitimini düzenleyen dördüncü maddesine göre İmam Hatip Mektepleri adıyla 29 ayrı yerde okullar açıldı. Öğretmenler din adamı değil, Cumhuriyet’in öğretmenleri. Amaç Cumhuriyet kültürü ışığında her alanda bilgi sahibi olan din adamları yetiştirmek. Bilim dersleri var, yabancı dil öğreniyorlar.
1930’da öğrenci azlığı nedeniyle kapatıldı.
Onun yerine bir süre ortaokul mezunu askerliğini yapmış kişilerin alındığı 10 ay süreli İmam Hatip Kursları açıldı.
İMAM HATİPLER VE SİYASİ...