1840 Şam’da Papaz Tomasso ve hizmetkârı, en son Yahudi mahallesi etrafında görüldükten sonra ortadan kaybolmuşlardı. Bu bir “kan suçlamasına” yol açtı.
“Kan suçlaması” Antik Çağda, birinci yüzyılda başlamış, esas daha sonra Ortaçağ’da var. Genellikle Yahudilere ilişkin, çocukların kanlarını dini ayinlerde ve bayramlarda kullandıkları yönündeki suçlamalardır.
Ergenlik çağına varmamış erkek çocuk kaçırılır ya da satın alınır, bir yerde gizlenir. Çocuğun gizlendiği yer Yahudi cemaatinin önde gelenlerinden birinin evi ya da sinagogdur.
Çocuk burada ölüm gününe kadar saklanır. Törene uzak yerlerden de gelen bir kalabalık toplanır. Kurban kurmaca bir mahkemede yargılanır. Çıplak ve bağlı çocuk ölümle cezalandırılır. Engizisyonda kullanılan aletlerle işkence yapılır. İşkence çeşitleri, kötürüm etme (erkeklik uzvunun kesilmesi dâhil), iğnelerle vücudu delme, yumruk ve tokat atma, elleri arkadan bağlayıp el bileklerinden tavana asma ve kırbaçlamadır.
Sonunda dikenli dallardan yarı baygın çocuğun kafasına taç yapılır ve bağlanır ya da çarmıha çivilenir. Çarmıh dikleştirilir özellikle elleri, ayakları ve cinsel bölgesi başta olmak üzere bedeninden akan kanlar kâse veya bardaklarda toplanır. Sonunda çocuk, kılıç, mızrak veya hançer kalbine saplanarak öldürülür. Ölü beden çarmıhtan çıkarılıp yok edilir, bazen de kara büyü yapmak için kullanılır.
Şam’daki bu suçlama ve çıkan bu olaylar üzerine İngiltere’nin en ünlü zenginlerinden Sir Moses Hayim Montefiore ve bacanağı Nathan Rothschild’in avukatı Isaac-Jacob Adolphe Cremieux, birlikte Şam’a gittiler. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yı suçsuzlukları konusunda ikna ettiler ve tutuklu Yahudilerin serbest kalmalarını sağladılar. Dönüşlerinde, İstanbul’da Sultan Abdülmecit tarafından kabul edildiler.