Siyasi bir eylem.
Doğru mu?
Katılalım mı? Destekleyelim mi?
Kimin yaptığına göre mi karar vereceğiz.
Şu Parti yapıyor. Doğrudur mu diyeceğiz.
Yok, ötekisi yapıyor. Çiz üzerine çarpıyı mı,
diyeceğiz.
Doğru soru:
Bugün bu eylem neye hizmet ediyor?
Kimin yararına, kimin zararına...
İkinci soru.
Bir siyasi Parti neden vardır?
O insin, çünkü batırıyor, iyi yapamıyor, ben
yöneteyim.
Hükümet seçeneği olmalı.
Peki, madem o batırıyor, sen nasıl çıkaracaksın?
Gazetecilerin cezaevinden çıkması...
O bir program değil.
Terör var. Ekonomi yanıyor.
Çare??
Buyrun işte programımız şudur. Şöyle çözeceğiz. Madde
madde... Aşama aşama...
Bir de...
Nasıl iktidara gelirim seçeneği var. Kim beni arkadan
ittirir?
O ittirecek kim ise, o neden hoşlanır? Onları
yapayım.
O “terör” dememi istemez, çünkü “onun”sırtını sıvazlar. Türk
bayrağından rahatsız olur.
Aman araya ayrılık koymayalım. Cepheyi oluşturalım.
Barzani'nin “Kürdistan” bayrağını, bölücü referandumunu
görmeyiverelim.
Yok, arkadaş!
Benim milletim, o cephede yer almaz.
“Terör” sorununu besleyip büyütenlerle bir proje kapsamında
iktidara yürüyemez.
Kim ittirirse ittirsin, izin vermeyiz!