Bu hafta sonu sınava girdi çocuklarımız. Gelecekleriyle ilgili bir adım. “Karar” demiyorum. “Adım” diyorum. Üniversiteye girip girmemek... hangisine girmek... bitirip bitirmemek...ne kadar anlamlı. Cuma günü Boğaziçi Üniversitesi’nin diploma törenindeydik. Eski mezunlar adına Yemeksepeti’nin kurucusu Nevzat Aydın konuştu. Onun da ilk töreniymiş. Çünkü bir dersten geçip geçmediği belli değilmiş bitirdiği yıl. Okulun en iyi bölümlerinden birinden Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun. Yurtdışında ünlü bir üniversitede yüksek lisans yapmış, bitirmesine tam altı ay kala bırakmış. Babasının “oğlum, altı ay sonra yemek satsan olmaz mı...” demesine aldırmamış. Burnunun dikine, gönlünün yattığı yöne gitmiş... Gerisini biliyorsunuz... Parayla ölçüyorsanız büyük başarı.
Bu yıl mezunları adına konuşan genç de aynı şeyi vurguladı. Okuduğunuz, mezun olduğunuz alanda çalışmayabilirsiniz. Mühendislik okuyup tiyatro yapabilirsiniz. Siyaset Bilimi okuyup turizm alanını seçebilirsiniz. Zaten çocukların çoğu ilk girerken de tercihlerini puanlarına göre yapıyorlar. İstemeden dört yıl okuyorlar. Üniversite diploman var mı, var... Aman diyeyim Türk siyasi yaşamının en tartışılan konularından biri, biliyorsunuz.! Çok önemli:) Çocuklarımız önümüzden sıra sıra bölümlerine göre geçiyorlar. Bazı bölümlerde bir kişi, bazılarında yığılma... Türkiye’nin felsefeci ya da inşaat mühendisine çok mu gereksinimi var. Biliyorsunuz öyle bir planlama yok.
Üretim ekonomisi diyoruz.
İşsizlik, istihdam diyoruz.
Kıt kaynakların rasyonel dağılımı diyoruz.
Bunların nesnel alt yapısını düşünmek gerekmez mi?